Dünyanın e-ticaret alanındaki en büyük şirketi Amazon’da yıllardır bir sendikalaşma mücadelesi sürüyor. Amazon’un bünyesinde birçok ülkede çalışan işçiler sendika üyesi olabiliyorken, ABD eyaletlerinde sendikalaşma hareketleri yıllardır engelleniyor. Covid-19 virüsünün yaşam tarzlarımızı değiştirmesi ile birlikte Amazon milyonlarca tüketici için birincil kaynak haline geldi, İnternet üzerinden alışveriş trafiği artınca Amazon işçilerinin çalışma şartlarındaki hak ihlalleri de daha fazla gündeme gelir oldu. Amazon yöneticileri, basına yansıyan bazı haberleri kabul etmek zorunda kaldı. Teslimatlar gecikmesin diye bazı sürücülerin tuvaletlerini şişelere yapmak zorunda kalmaları, bu haberlerden biriydi.
Yaklaşık beş yıl önce Amazon’un Virginia tesislerindeki antrepoda işçiler Amazon yönetimi tarafından duvara asılmış 22 maddelik bir “Müdahale etmeyeceğiz” listesi ile karşılaştılar. Listenin her bir maddesi “We will not” cümlesi ile başlıyordu. Sendikayı destekleyen işçilerin işlerini kaybetmekle tehdit edilmeyeceği, sendika üyesi olabileceklerini belirten 22 maddelik bu liste; Chester’daki 30 işçinin iki yıllık sendikalaşma faaliyetleri için gördükleri baskı yüzünden şirketi suçlaması üzerine asılmıştı. Chester’da yaşananlar, şirketin kazanımı ile sonuçlandı. Ulusal Çalışma İlişkileri Kurulu, Amazonla anlaşmayı müzakere etmişti, para cezası uygulama yetkisi olmadığı için şirkete herhangi bir yaptırımda bulunamadı. Para cezası uygulanmayınca, anlaşma sendika tarafından duyurulmadı. Dolayısıyla sendika başka bir girişimde de bulunamadı.
Amazon, ABD’nin en büyük ikinci işvereni olduğu için bu mücadele ABD işçi sınıfı için hayati önem arz ediyor. Bir süre önce Alabama eyaletinin Bessemer şehrinde işçiler, RWSDU (Perakende,Toptan,Satış,Büyük Mağazalar Sendikası) çatısı altında örgütlenmek için bir girişim başlattı. Bu girişim ABD işçi sınıfının son yıllarda düşen sendikalaşma oranları için önemli bir yer tutuyor. Yaklaşık 5800 işçinin çalıştığı Bessemer’daki tesiste sandığa giden 3000’i aşkın işçiden yaklaşık 740’ı sendikalaşmayı destekledi. Bessemer’da yapılan seçimler ülkede bulunan 800 antrepo ve burada çalışan 500,000 işçi için yeni bir mücadele alanı yaratabilecek iken büyük bir hayal kırıklığı ile sonuçlandı. Bessemer’da sendika yanlısı çalışanlar seçimi kazansaydı, sendika temsilcisi Amazon’dan toplu sözleşme için masaya oturmasını isteyebilir, istediklerini elde etmek için grev kararı alabilirdi.
Amazon yönetimi bu seçime karşı büyük bir kampanya yürüttü. Yayınladıkları şirket içi eğitim videosu ile çalışanların sendika temsilciliğinden ziyade bireysel olarak patronlarına şikayette bulunabilecekleri bir “doğrudan yönetim” yapısı tercih ettiklerini iddia ettiler. İşçiler de bu iddiaya karşılık şikayetlerin ya intikamcı bir incelemeye ya da işten atılmaya yol açtığını belirtiyor. Potansiyel örgütlenme hareketleri anında yöneticilere iletiliyor ve bu hareketlerde bulunan çalışanlar gözetleniyor. İşçiler gözetlenerek; belirli kelimelerin kullanılması, imza dilekçesi ve el ilanı dağıtılması, işçilerin iş arkadaşları adına kaygılarını dile getirmesi, işyerinde artan huzursuzluklara karşı yöneticiler uyarılıyor. Amazon bu videoların içerikleri ile ilgili açıklama yapmayı reddediyor.
İddialara göre Amazon, grev kırıcı olarak çalıştırdığı analistler ile aktivistleri belirliyor ve aktivistler ile ilgili verileri toplayıp mahkemelerde kanıt olarak sunuyor. Analistlerin; nefret grupları, politik girişimler, jeopolitik sorunlar, terörizm, kanun yaptırımı ve organize işgücü dahil olmak üzere Amazon için önemli konularda konu uzmanlarıyla etkileşim kurarak ve sürdürerek bilgi boşluklarını kapatmaları bekleniyor. Sendika ,Amazon’u yürüttüğü grev kırıcılığı faaliyetleri ve seçim prosedürlerini ihlal etmesi ile suçluyor. Ulusal Çalışma İlişkileri Kurulu(NLRB), Amazon’un yasayı ya da seçim prosedürlerini ihlal ettiğine hükmederse yeni bir seçim düzenleyebilir ya da Amazon’a sendikayla müzakere etme talimatı verebilir.
Perakende işçileri ile gündeme gelen sendikalaşma hareketinin mühendisleri de etkilemesi bekleniyor. 1994 yılında “hız, verimlilik, sıkı çalışma” kavramları üzerine kurulan şirket, dünyanın dört bir tarafından seçtiği yetkin mühendisleri bünyesinde çalıştırıyor. Her yıl düzenlenen sınavlar ile alanında en iyi mühendisler işe alınıyor. Basına yansıyan haberlere ve sendika temsilcilerinin belirttiğine göre iş yoğunluğuna yetişmek gittikçe zorlaştı. Amazon yönetimi işçilerine uyguladığı baskının benzerini mühendislerine de uyguluyor. ‘Hire fast fire fast’ mottosu ile çalışan Amazon, bünyesinde çalıştırdığı mühendislere işi yetiştirmeleri için baskı uygulayıp, uzaktan çalışırken çalışma saatlerini takip ediyor. Projelerin sorumluluğu yazılım mühendislerinde bulunuyor ve projede üst üste başarısız olan yazılım mühendisleri işten çıkarılıyor.
Bilişim çalışanları olarak farkında olmadığımızı düşündüğüm bir konudan bahsetmek istiyorum. Perakende işçilerinin iş yapış şeklini de, günde kaç saat çalışırlarsa ne kadar iş çıkarabileceklerini de, kullandıkları araçların ne kadar uzaklığa kaç saatte gideceğini de mühendisler hesaplıyor. İş sürecini çıkaran, bu iş planını tasarlayan, kaç işçinin emek verip de bu işi yetiştirebileceğini hesaplayan kişiler bizim meslektaşlarımız ve bizim meslektaşlarımızın ürettiği yazılımlar. Mesleğimizin, meslektaşlarımızla aramızda yarattığı rekabeti de göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bilişim sektöründe sürekli kendini geliştirme ve yeni teknolojilere adapte olabilme becerisini edinebilmek için fazlasıyla emek vermemiz gerekiyor. Amazon’da işe girebilmek bazı mühendislerin yaşam koşullarını değiştirmek, ülkelerinden ayrılmak için kurdukları bir hayal iken bazı mühendislerin de kendini var edebilmek için kurduğu bir hayal. Bu rekabet de bir başka baskı aracı haline geliyor. Tasarlanan yazılım ürünleri, ihtiyaç için geliştirilmesi gereken birer proje olmaktan çıkıp sermayeye daha fazla karı nasıl elde edebileceğini tasarlayan birer araç haline dönüşüyor. Bu projelerde çalışacak işçilerin koşulları gözetilmeden tasarlanan ve hayata geçirilen yazılım projeleri emek sömürüsüne dönüşüyor. Küreselleşen dünya düzenindeki iş modelleri bütün ülkelerde uygulanıyor. Üzerinde çalıştığımız projeleri düşündüğümüz zaman Amazon’daki benzer sürecin bizim projelerimizde de hayat bulduğunu fark edebiliriz. Kapitalizm ve değişen üretim araçlarına uyum sağlamaktansa kendi iş yerlerimizde bu konuyu göz önünde bulundurmamız gerektiğini, en küçük çabanın değerli olduğunu düşünüyorum. Belki de başka bir iş modeli mümkündür?
Kaynaklar:
1- Amazon Is Openly Hiring Union-Busters (Gizmodo)
2- How Amazon Crushes Unions (The New York Times)