Çalışma Yaşamı Kadın Röportaj

Sektörde olmak… Sektörde Kadın olmak.. Türkiye’de olmak ya da olmamak…

Bmo Kadın Komisyonu olarak uzun yıllardır yurtdışında kariyerine devam etmekte olan başarılı bir kadın meslektaşımızla, Ümit Yalçınalp ile sektörde kadın olmayı, yurtdışında göçmen olmayı, çalışma hayatında karşımıza çıkan cam tavanları konuştuk. Ama önce Ümit Yalçınalp kimdir ona bakalım, ardından sorularımıza verdiği cevapları sizlerle paylaşalım :

L. Ümit Yalçınalp Kimdir ? ODTÜ Bilgisayar Mühendisliğini 1984’de birincilikle bitirdikten sonra, ABD de Case Western Reserve University Computer Science üzerine Master ve Doktora yapmıştır. Web Services, Java, Software Oriented Architectures ve Cloud Computing alanlarında standartlara ve spesifikasyonlara imzasını atan Yalçınalp’in bu konularda bir de kitabı bulunmaktadır. Dört patent sahibi olan meslektaşımız, uluslararası konferanslarda bir çok sunumlar yapmış olup aynı zamanda yayınlanmış bildirileri ve makaleleri de bulunmaktadır. Üniversitelerde eğitmen olarak da bulunan Ümit Yalçınap, halen Oracle’da software architect olarak çalışmaktadır ve şirkette bu seviyede olan sadece 18 kadın mühendisten biridir. Okul sırasında Cleveland Institute of Music’den şan bursu almış, çalışma hayatı sırasında San Francisco Art Institute , California College of the Arts ve UC Berkeley de resim, metal işçiliği , fotoğraf dersleri alarak bir çok karma sergiye katılmış ve metal takılarını sergilemiştir. 

Profesyonel link: https://www.linkedin.com/in/umityalcinalp/

Case Western Reserve Universitesinde kendisiyle yapilan röportajlar  https://case.edu/womenintech/news/video-interview-Dr-Umit-Yalcinalp-Oracle 

Fotoraf/sanat: http://instagram.com/umityalcinalp

Soru : Üniversiteye girdiğiniz yıllar Türkiye’de Bilgisayar Mühendisliğinin yeni olduğu yıllardı, size bir kadın olarak bu alanı seçtiren motivasyonlarınız nelerdi?

Cevap : Ben Ankara Anadolu Lisesini birincilikle bitirdim. Bizim evde üniversite seçimi yaparken kadın ya da erkek farkları hiç konu olmadı. Zaten başarılı olmamı bekleyen bir ailem vardı. Benim anneannem Türkiye’nin ilk kadın savcısı ve ilk kadın hakimlerindendir. Sanırım evde böyle bir ayrım olduğunu düşünmediğim için kadın olmamın üniversite seçimime olumlu ya da olumsuz bir etkisi olmadı.

Yeni açılan bu bölümün, geleceğin kariyeri olacağı inancı vardı. Ben bir çok bölümü ziyaret ederek hocalarla konuşmuştum, hiç unutmuyorum “bulmaca çözmeyi seviyor musunuz” diye soran bir hoca olmuştu. Ben bulmacayı çok severim, saatlerce beni oyalayabilir. “Evet” diye cevap verince, “bu meslek senin için uygun” yorumunu almıştım. O zamanlar doktorluk çok gözdeydi. Anneannem hastanede vefat ettiğinden doktor olmayı zaten hiç istemedim. Bir bilgisayarı bozmanın sorumluluğu, bir insanın hayatıyla oynamanınkinden çok daha az olur diye düşünmüştüm. Bilgisayar ilk tercihimdi ve ilk 200’deydim.

Soru : Sosyal medyanın yaygın kullanımı ve insanların başlarına gelen olumsuzlukları paylaşmaları sayesinde, kendi öznel deneyimlerimiz dışında pek çok kişinin yaşadıklarını öğrenebilir hale geldik. Mesela işe alım görüşmeleri esnasında işverenlerin kadınlara sadece kadın oldukları için sorabileceklerini varsaydıkları kimi ayrımcı sorular hakkında artık daha fazla bilgi sahibiyiz. Mesela iş başvurusu yapan kadın;

  • bekarsa evlenmeyi düşünüyor mu?
    • Evetse ise çocuk doğurmayı düşünüyor mu?
  • Evli ise çocuğu var mı?
    • Yoksa kısmetse ne zaman inşallah?
    • Varsa çocuğa kim bakıyor?
    • Doğum izni sonrasında süt iznini kullanacak mı?
  • Adet sancıları olur mu, adet günlerinde işten izin alma ihtiyacı duyar mı?

gibi daha da çoğaltabileceğimiz onlarca soruyla muhatap olabiliyor. Uzun yıllardır yurtdışında çalışan biri olarak, sizin bu tip deneyimleriniz hiç oldu mu ya da yurtdışında bu konulara nasıl bakılıyor?

Cevap : Amerika’da kanuna uygun olarak işe almak üzerinde çok duruluyor. Kağıt üzerinde insanlar cinsiyet, yaş, nereden geldikleri gibi bilgilerden dolayı ayrımcılığa uğramıyor sözüm ona. Fakat bir çok şirket mülakatta gelenleri “cultural fit” yüzünden eleyebiliyor, bu yüzden de sorun olsa bile dava edip yasal olarak ispat etmeniz oldukça zor. Buna karşın şu sorduğunuz soruları burada sormak yasak. Hatta idari pozisyona geçenlere kurslar veriliyor, ne tip soruları sormanın yasak olduğunu öğretmek için. Bu tip sorularla şirketi “discrimination” için dava edebilirsiniz. Özellikle son 10 yılda bu konuda bilinç çok ilerledi ve de kurallar daha da katılaştı.

Fakat bu ayrımcılık yapılmadığı anlamına gelmez. Ben 20 yıl önce ilk defa idareci olmak için başvurduğumda komite epey işi uzattı. Komitenin içindeki başka bir kadın, pozisyonu bana vermemek için çocuğum olmadığını bahane ettiklerini söyledi ; sanırım “çocuk doğurur ve işi bırakırsam” diye korktuklarından olsa gerek. Buna karşılık bir çok çalışan kadın eve erken gitmek ya da çocuklarını kreşten toparlamak gibi yükümlülükler altında olduklarından ayrımcılığa uğramamak için yaşam gereklerini söylemek istemiyorlar ya da geceleri de çalışmaya devam ediyorlar. Kadınlar her zaman kendilerini baskı altında hissediyorlar.

Örneğin ben çocuk sahibi olmayı erteledim sonra da gerçekleşmedi. Bunun bir nedeni de çalışma şartlarının kadının aleyhine olması, çalışma süresinin bir gün içinde çok olması, çocuk bakımının da üzerinize kalması, hafta sonları ve geceleri çalışmak zorunda olmak gibi.

Soru : Son derece parlak bir kariyeriniz var, önemli projelerde, önemli konularda çalışan ekiplerde oldunuz, hem sektörde hem de akademik alanda çalışmalar yürüttünüz. Dolayısıyla meslektaşlarımız için temel olan iki önemli alanda uzun yıllara yayılan tecrübeniz var. Kariyer basamaklarını adımlarken,sizin tecrübe ettiğiniz zaman diliminde herhangi bir cinsiyet ayrımı olmaksızın iş dağılımın gerçekleştiğini söyleyebilir misiniz, örneğin yazılım sektöründe kadınlara daha basit ya da angarya görülen işlerin verildiğine şahit oluyoruz, bu konudaki tecrübelerinizi merak ettik. Aynı şekilde şirketlerin maaş politikalarının çalışanlarının cinsiyetlerine göre değişimler gösterdiğini biliyoruz, sizin kariyeriniz boyunca eşit işe eşit ücret almadığınızı düşündüğünüz zamanlar oldu mu?

Cevap : Ben çok şanslıydım, evet çok çalıştım fakat karşıma da çok güzel fırsatlar çıktı ve onları değerlendirmek için elimden ne geliyorsa yaptım. Örneğin 1996’da Sybase’e girerken oranın ilk İnternet ürününde çalışacağımı biliyordum ve bu çok zevkli bir iş ve üründü. Ekibimizde bir çok başarılı ve güçlü kadın vardı, bazıları ile dostluğumuz hala devam ediyor. Ekibin müdürü eski şirketimde beraber çalıştığım biriydi, konuyu duyunca hemen atladım. Sonra bir örnek daha, Java’nın çok ilerleyeceğini tahmin ettim, Price Waterhouse Coopers’dan JavaSoft/Sun Microsystems’e oraya atladım. Genelde yapmaktan korkulan konular üzerine de eğildim. Riskten çekinmedim.

Kadınlar bütün meslek hayatım boyunca maalesef çok beylik alanlarda odaklandılar ya da oraya itildiler diyeyim. Örneğin teknolojik olarak Quality Assurance, Ui, User Experience, Release Management, teknoloji dışında da satış, pazarlama ve product management konularına kadınlar eğildiler ta ki cloud computinge ile bu iş dağılımı biraz değişene kadar. Server teknolojilerinde tek tük kadın bulunuyordu, ben de kalktım o konulara eğildim, sistem konusu hep sevdiğim konuydu okuldayken de, ben de onun üstüne gittim. Bilmediğim şeylerin üzerine gittim öğrenmek için, daha sonraları da security işine bulaştım. Security alanında çok bilinen kadın var. Angarya gibi oluşan işlere katlanmadım, daha doğrusu dışarıdan kendimi geliştirip hep yeni trendlerin ve gelişimlerin peşinde oldum, okudum. Bu beni daha faydalı yaptı, her konuda fikir sahibi yaptı. Projelerde yardım sağladı. Angarya gibi olan işler bile bazen bana yardımcı oldu. Örneğin Sun Microsystem’de bizim bölümde kimse XML Schema konusuna bulaşmak istemedi, ben gittim o konuya isteyerek bulaştım, uzman olmayı istedim. En geçer akçe şeyleri düşünerek çıkardım, şansım da yardım etti. Karşıma çıkan fırsatları değerlendirebildim. Beğenmediğim pozisyonlardan ayrılmak konusunda ve risk alma konusunda hiç tereddütüm olmadı.

Cinsiyet ayrımını bir çok yerde gözlemledim. Örneğin QA konusunu ele alırsanız, bu dalda eskiden “black box” testing yapan bir çok teknoloji üzerine diploması olmayıp sonradan bu işe bulaşmış kadın, program yazmadan test yapıyorlardı. O iş kolu acayip bir şekilde kadın ağırlıklıydı diyebilirim. Şimdilerde yazılımcılar automated test platformları yazdıkları için bu tip bir ayrım ortadan kalkarak test yapma sorumluluğu yazılımcılara düştü. Dağılım değişti. Nedense User Experience konusuna da çok giden kadın var, bunların büyük bir kısmı mühendislik diplomalı değil grafik tasarım bölümlerinden mezunlar. Mühendislikten gelenler de bu konuya ilgi duyuyorlar ve bu bölümlerde çok kadın var. Kadınların daha hafif konulara eğildiği gibi yanlış bir izlenim var. Biraz da bunu kırmak için server/systems işine bulaştım.

İş dağılımının ayrım yapılmadan olduğunu söyleyemeyeceğim. Özellikle kariyerlerine yardım olsun diye üst yönetici ya da liderlerin seçilmiş bireylere önemli görevler dağıttıklarını ve bunların da genellikle erkek olduğunu çok gözlemledim. Fakat son yıllarda bu konuda bilinç arttığından, kadınların daha başarılı olabilmeleri için özellikle büyük şirketlerdeki idarenin daha bir çaba içinde olduklarını görüyoruz. Çünkü sonuçta kadınların başarılı ya da başarısız olmaları, şirketlerin dışarıdan nasıl göründüklerini ve pazarlamalarını da etkiliyor, bu da sosyal medya sayesinde oluştu. Sosyal medya aynı zamanda kadınların içinde bulundukları durumun belirginleşmesine de yardımcı oldu. Örneğin benim 35 yaşımdaykenki bilincimle, şu an 35 yaşında olan bir meslektaşımın bilinci farklı.

Para konusuna gelince… Genellikle arkadaşlarımdan ne kadar para kazanıldığını öğrenmeye çalışırım ki kedimi kötü duruma düşürmeyeyim. Burada maaş konuşulma tabusunu neyse ki Avrupalılar yıkabiliyorlar. Bir çok kaynaktan maaş verileri toplamaya çalışırım.

Şimdi bazı eyaletlerde geçen kanunlarla başvuranın bir önceki işinde ne kadar para kazandığını sormak yasaklandı. Bu kadınların çok lehine bir gelişme. Bunun nedeni genelde bir kadının maaşının aynı pozisyondaki bir erkeğin maaşının %85’i gibi olması. Yazılım kariyerinde bu oranın daha dengeli olduğuna dair yazılar çıktı. Her iş değişikliğinde bu soruya cevap vermek herkesin daha iyi para kazanmasını engelliyordu. Bu iyi bir yasa oldu ama henüz her eyalette yok. Nasılsa işveren bunu bulur diyeceksiniz. Background check yaparken eski şirketinizden kazandığınız maaşı göstermek için belge istiyorlardı. Bir seferinde başvurduğum bir şirket aldığımı söylediğim meblağaya inanmadı ve benden ne kadar aylık maaş yattığını gösteren belge istediler. Doğru olduğunu gördüler. Bu çok ilginç bir ikilemdi, neyse ki California’da düzeldi.

Soru : Terfi dönemlerinde karşınıza kadın olduğunuz için konulan setlerle, daha yukarı çıkmanızın önünü kesen cam tavanlarla karşılaştınız mı? Olduysa bununla nasıl baş ettiniz?

Cevap : Yukarıda anlattığım gibi karşıma çok ilginç ikilemler çıktı, çocuğum olmadığı gibi ya da çok gerçekçi ve direkt olduğum gibi. Bir seferinde Sun Microsystems’de çalışırken çok aksi bir Distinguished Engineer vardı. Herkesin çok korktuğu bir adamdı, toplantılarda mühendisleri kırar geçirirdi, horlardı. Hepimiz korkar ve onunla girilecek toplantılardan çok çekinirdik. Bana bir kadın yönetici onun erkek olduğu için başına bir şey gelmediğini ama benim bir kadın olarak bu şekilde davranırsam hiç bir şekilde tutunamayacağımı söylediğinde çok şaşırmıştım ve sonradan hak vermiştim. Sonraları ben tatildeyken benim başlattığım bir projeyi yine benden üst bir distinguished engineer ele geçirdi. Bunu başka bir kadına da yaptılar. Müdürüme şikayet ettiğimde “o, bu makamda istediğini yapar” gibi bir cevap almıştım. Ben de şirketi terk edip başka yere geçtim. Bu tip tavanlarda eğer durum düzelmezse ve başkalarına da yapılıyorsa hep ayaklarımla konuştum. Daha iyi pozisyonlara başka şirketlerde devam ettim. Bir seferinde de aynı şirkette yatay geçiş yaptım. Geriye de bakmadım diyebilirim.

Bir çok toplantıda kadınların seslerini kesmek için üstten konuşma, sözünü kesme gibi yöntemler kullananlar için son yıllarda söz kesmemek için eğitimler var. Sosyal medyada da epey konuşulduğundan, kadınlar seslerini duyurabilmek için bu tip durumlarla nasıl baş edebilirler konusunda da bilinçlenmeler başladı.

Soru : Oracle’da kadın çalışanların oranı nedir, aynı zamanda bu oran üst kademelere çıktıkça nasıl değişiyor.

Cevap : Bu orani bilmiyorum gerçekten. Bu tip veriler genellikle pek bilinmez.

Oracle’da çok uzun yıllardır (20+) çalışan bir çok yönetici var. Aralarında bir çok kadın var. Ben 18 kadın architect’den biriyim, Direktor, VP, SVP düzeyinde bir çok kadın var. Fakat çok teknik konumda 18 kadın var, bir kısmı da başka şirketlerin satın alınmasıyla bir pozisyona gelen kişiler. Genelde şirketlerin alım/satımı, çalışanların satın alan şirket içindeki durumunu kontrolsüz bir şekilde etkiler. Şöyle ki satın alınan şirkette iyi pozisyonda olanlar, satın alan büyük şirketlerde içeride yetişmiş elemanlara göre daha iyi ya da çok daha kötü bir yere gelebilirler. Bazen bu işinize yarayabilir, bazende mergers-acquisitions durumunda elemanlar kendilerini ilerideki sıralamada daha kötü durumda bulabilirler. Çoğunlukla iyi pozisyonlara gelmek içeriden özellikle teknik elemansanız benim gözlemim bir düzeyden sonra çok daha zorlaşıyor. Fakat dışarıdan gelenler çok daha iyi bir pozisyona atlayabiliyor. Teknik elemanların çoğunlukla iyi pozisyonlara gelmesi de benim gözlemim, başka yerlere gitmekle olabiliyor. Bu şirketler için çok büyük bir kayıp.

Soru : Bugün pek çok genç meslektaşımız kariyerlerine yurtdışında devam etmek üzere Türkiye’den ayrılıyorlar. Yurtdışında yaşamak aynı zamanda bir göçmen olmak demek, kültürüne aşina olmadığınız bir ülkede, birlikte büyüdüğünüz kültürel kodlarınızın dışında bir hayatı kurgulamak demek. Bir kadın olarak bunun size yarattığı ekstra güçlükler nelerdi?

Cevap : Türkiye’deki bir çok kadın arkadaşlarımın mesleklerinin başından beri evlerinde temizlikçileri, çocuklarının bakıcıları oldu. Amerika’da bunu hemen gerçekleştirme imkanı olmadığını keşfettim. Bundan başka sorun çevre olabiliyor, ben ODTU mezunuyum bu Türkiye’de çok ayrıcalıklı bir yere sahip bir okul, bir kominitesi, tanıdıkları var, networking olanağı var. Silikon Vadisine geldiğinizde Berkeley ya da Stanford’dan değilseniz öyle bir çevrenizin olmadığını görüyorsunuz, ne kadar iyi olursanız olun sonuçta yabancı bir ülkeden gelen bir göçmen olduğunuzun bilinci hiç yok olmuyor. Burada Hintlilerin çok büyük bir kominiteleri var, birbirlerine çok yardımcılar. Toplumun size benzer düzeyindeki kişilerden uzak ve yalnız oluyorsunuz, bu iş kurmanıza kadar her şeyi etkiliyor. Ben kendi şirketimi kurmayı bir kaç kez denedim, bir kadın olarak finans bile bulmanız daha zor. Türkiye’de tanıdığım insanlarla eğer yurtdışına çıkmasaydım daha kolay olabilecek bir çok girişimi burada ancak kendi çabamla yürüttüm.

Amerika çok yalnız bir ülke. Hep başarı öyküleri dinlerken bunların ödünlerini gençlerin bilmediklerini düşünüyorum. Çocuk bakımı ve ev yardımı konularının güçlüğü yüzünden de aynı düzeyde iş yapan kadınların burada daha yorulduğu fikrindeyim, çünkü hayatlarındaki zorlukları “outsourcing” yapmaları ancak çok ileri yıllarda olabiliyor.

Soru : Aynı zamanda kurucularından biri olduğunuz Turkish Women in Computing oluşumundan bahsedebilir misiniz?

Cevap : Bunu ODTU mezunu olarak benim verdiğim bir panele gelen diğer bölüm mezunu arkadaşlarla tanışınca spontane olarak fikir doğdu. Amacımız networking, dışarıda ve Türkiye’de olanların birbirini tanıması. Her sene Grace Hopper’da beraber toplanmak, beraber bir kaç konferansa makalesi yazmak gibi girişimlerimiz oldu. Örneğin Türkiye’de kadınların bilişime girişi ile Amerika’da kadınların bilişimden çekilişini karşılaştırdık ve sonuçları makale olarak yayınladık. Karşılaştırma çok çarpıcı. Türkiye’de ilgi computing konusunda artar ve daha çok kadını çekerken, Amerika’da kadınlar eskiye nazaran gittikçe düşüş gösteriyorlar. Bunun nedenlerini araştırdık ve birkaç konferansta sunduk. Machine Learning üzerine de bir seminer verdik. Son yıllarda benim özel nedenlerden pek ilgi gösteremediğim bir etkinlik oldu maalesef. Amaç bilinen Türk bilişimci kadınları herkese tanıtmak, birbirimizle tanışmak. Bu işin ucundan tutabilecek gençlerimizle görüşmek isterim. Amaçlarımız arasında bir konferans düzenlemek de vardı ama henüz gerçekleştiremedik.

Soru: Sektörde kadın çalışan sayısının artması için neler yapılabilir, yazılım sektöründe kariyer yapmak isteyen genç kadın meslektaşlarımıza tavsiyeleriniz nelerdir?

Cevap : Şirket yöneticilerinin, kadınların sektörden ayrılmasının ya da iş değiştirmesinin şirkete ne kadar zarara mal olduğunun bilincini kazanması gerekiyor. Kadınların eşit olarak bulundukları çalışma ortamları, değişik tipte olanların bir arada geliştirdikleri iş ortamlarının çok daha verimli olduğu artık kanıtlanmış durumda.

Kadın çalışanın sayısının artması için sektördeki “bekar erkek” tipi bir hayat tarzını destekleyen iş koşullarının değişmesi lazım. Örneğin her an herkesle iletişim kurmayı beklemek, tatil sınırlaması, kadına yeterli izin ya da flex time verilmemesi, kreş, bakım evi gibi çocukların bırakılabilecekleri yerlerin olmaması, evden çalışmayı desteklememek bu sayının artmamasına sebep olabilecek genel sayabileceğim şeyler arasında. Bir örnek vereyim, burada bazı şirketlerin kreşleri var ve tabi o şirket tercih ediliyor.

Bunun dışında kadının sektörden ayrılmasının önüne geçilmesi lazım. Ayrılma çocuk sahibi olmaktan ileri gelmiyor, kadınlar kendilerinin yeterince beğenilmediğini düşündükleri anda, yalnızlık çektikleri, horlandıkları ve bunun uzun sure yapılmasıyla psikolojik zarar ve yalnızlık biriktiği anda sektörden ayrılıyorlar. Hele ki yönetici kadroya geçmek için önlerine sürekli engeller çıkarılırsa sonunda yılıyor ve sahayı terkediyorlar. Bu işveren için çok büyük bir parasal kayıp demek. Çünkü bu insanların yerini doldurabilecek birilerinin olduğunu bile düşünseniz, o kişileri yetiştirmek ya da arayıp bulmak çok uzun zaman istiyor. Bu bilincin gelişmesi lazım.

Sektörde kariyer yapmak isteyen gençlere söylemek istediğim “you can have it all” havasında önünüze çıkanlara inanmayın. Her şeyi yapabilirsiniz ama hepsini aynı anda yapamazsınız. Her yaşam kararında ödünler var, örneğin ya yerden ya paradan ya titrden ya çalışılacak ekipten vazgeçiyorsunuz. Bu o anda neye önem verdiğinizle ilgilidir. Bu meslekte hep kendinizi yenilemek ve yeni şeyler öğrenmek durumundasınız, bu da sektörde ve kariyerinizin hangi etabında olursanız olun geçerlidir. Size zor gelen projelere girin, kendinize mutlaka mentör bulun, kadın ya da erkek fark etmez size ilgi gösterip, yol gösterip arkanızda olabilecek birisi olsun yeterli. Her başınıza gelen kötülük kadın olduğunuzdan değildir, grubunuzda sizin gibi tacize ya da kötü davranışa uğrayan erkekler de olabilir. Objektif bir değerlendirme yapabilmek için birleşmek ve hakkınızı aramak önemli, sizin durumunuzda olabilecek diğer elemanlarla fikir alışverişinde bulunun. Unutmamak gereken objektifliğinizi korumak, profesyonelliği bırakmamak ama kötü davranışlara da gereken cevabı verebilmek şansı için kayıt tutmak ve gerekirse bu işle uğraşabilecek makamlara başvurabilmek. Bunun balansını ayarlamak gerekiyor. Sakın yaptığınız işten fire vermeyin ve işiniz her zaman ışıldasın, iş başarınız bir bahane olmasın.

Hep objektifliğinizi koruyun. Yeni trendleri takip edin, size ilginç gelen alana mutlaka yönelin, bu önünüzdeki işe odaklanmakla olmayabilir, iş dışında vakit ayırmanız ve de bu yeni trend nasıl bir çözüm getiriyor sorusunu hep sormanız gerekir. Öğrenmeyi bırakmayın. Kendinize güvenin. Çok yüksek sesle konuşan meslektaşlarınıza aldırmayın,gerekirse siz de yüksek sesle konuşun, yılmayın. Göreceksiniz ki sizin gibi düşünenler daha çok. Birbirinize de destek olun, bireysel düşünmeyin. Başka kadınlara da yardım edin. Sorun çıktığında bana olmaz nasıl olsa demeyin. Bir pozisyondan ne almak istediğinizi hep düşünün, gerekirse de ayaklarınızla konuşun.