Dijital Teknolojide Saklananlar!

Cemalettin Küçük
149 Görüntüleme
7 Dk Okuma Süresi

Kapitalizmin varlığı büyüme ve biriktirmeye bağlıdır. Büyüme ve biriktirme hızları azalır ise yok olur. Sistem, son çeyrek asırda “ultra emperyalizm” aşamasına gelmiştir. Her türlü sisteme çeşitli yöntemler kullanarak hâkim olmuştur. Eğer kaynakları çeşitlendirmez ve yenilenmezse, hâkimiyetini yitirir, çöker ve yok olur. Çeşitli yönlerden çöküşler yaşıyor, ancak her seferinde buradan yenilenerek çıkış sağlıyor. Varlığını sürdürmek için her çöküşün bedelini toplumlara yükleyerek, yeni yöntemler ile sömürü alanlarını genişletiyor.

Şimdi dijital sistemler ve işleyişi bunun en önemli aracı durumundadır.

Bunun için çeşitli aldatmaca yöntemlerini kullanıyor. Toplumsal sorunları teknik olarak çarpıtıyor. Gerçek sorun çarpıtılarak farklı bir biçimde sunuluyor ve bu, tüm toplumu kapsayan bir sorun gibi gösteriliyor. Sonrasında da topluma sunduğu çözümlerin; sorunlarının görünmemesi için gerçek dışı oyun kurarak, sahneleme operasyonlarını toplumun değişik kesimlerine yaptırıyor. Neredeyse her ekran başta olmak üzere iletişim kanalları bunun için bir araç durumuna sokulmuştur.

Kapitalizmin kendini yenilemek üzere kurduğu yeni sahne, yeşil enerji, yenilenebilir enerji, dijital toplum, yapay zekâ gibi birçok alan üzerinden tartışma gündemi olarak günümüzde sahnede yer almıştır.

Tartışma konusu ve iletişim ağı olan siber uzay bunun temel araçlarından birisidir. Siber uzayın denetimi üzerine çatışmalar her alanda sürüyor. Büyük yatırımlar olarak görülen bu alan, büyüdükçe denetimleri devre dışı kalmakta ve kimsenin dillendirmediği ekolojik yıkımları görünmez kılınmaktadır.

Sistem kurucuları, kendilerinin yarattığı sorunları toplumlara mal ederek, farkındalığı yok edip yanlışı savunduracak kuşaklar yaratabilirler. Bu yanlışı öğretilmiş konfor ile de yönlendirebilirler. Bugün yaşadığımız siber dünyada, her an her şeye ulaşabilme arzusu ile bu pekiştirilmektedir. Her bir veriye kesintisiz ulaşabilmek artık öğretilmiş bir konfordur. Kapitalizmin hız ve yarış oyunu toplumların her kesimine işlemiş durumdadır. Temelinde sorun olan bu durum, konfor olarak kabul edilmiştir. Bütün bu konforun sağlanabilmesi için acaba ne gerekiyor? Doğaya ve geleceğimize maliyeti nedir? Bu sorular gündem edilmiş midir?

Dijital sistemlerin kesintisiz işleyişi ve bilgi saklanması için gereken enerjiden söz edilmez. Ancak bugün dünyada kullanılan dijital sistemlerde, iletişim ve depolama, yani bilgi yedekleme sistemlerinin canlı olabilmesi için temel girdi elektrik enerjisidir. Dünyada kullanılan elektrik enerjisinin yüzde 20’sinden fazlası bu alanda kullanılmaktadır. Ayrıca; veri sistemleri ve yedekleme olarak bilinen bu araçlar öylesine hoyratça kullanılmaktadır ki, her sistemi bir veri çöplüğüne dönüşmüştür.

İşte bu çöplüğün beslenebilmesi amacıyla gereken enerji ve malzemelerin sağlanması için yerkürenin hoyratça sömürülmesi; büyüme olarak, yenilenme olarak gösterilmektedir. Kullanılan enerji dönüşüm sistemlerinin sorunları yok sayılmaktadır.

Enerji dönüşüm sistemlerinde yenilenebilir olarak sunulan başta güneş (GES) ve rüzgâr (RES) enerji dönüşüm sistemlerinin yaratacağı sorunlar yavaş yavaş görülmeye başlandı. Avrupa’da bazı kentlerde dijital sistemlerin işletim merkezleri olabilmek için belediyeler şirketlerle işbirliğine giriştiler. Ancak sistemin kullanacağı enerji miktarını sağlamak için kullanılacak alanlar kentlerin yerleşim alanlarından fazla olunca, kullanılacak enerji kentin enerjisini aşınca sözleşmeler askıya alındı. Şimdi de yoğun enerjinin karşılanabilmesi için Körfez coğrafyasında BAE, Katar gibi ülkelere yönelim var.

Diğer yandan dijital sistemlerin kurulması ve işletilmesi için kullanılan araçların malzemeleri çok çeşitlilik göstermektedir. Bu malzemelerin doğadan kazanılması ve üretim sürecinden başlayarak her aşamada büyük yıkımların aracı olduğu ortaya çıkmaktadır. Her bir dijital cihazın işleyişindeki özellikleri kazandıran çeşitli elementlerin ya da minerallerin elde edilmesi için çok çeşitli fiziksel yöntemlerin üzerine, çeşitli tepkimelerin olduğu kimyasal işlemler uygulanmaktadır. Bu kimyasal işlemlerin gerçekleşmesi için milyarlarca ton kimyasallar gerekmektedir. Yine kimyasalları elde etmek için yerkürenin aşırı tahribatının yanında, kentlerin yaşam gereksinimi olan enerji miktarlarını katlayacak düzeyde enerji gerekmektedir. Kısaca her aşama; enerji, tahribat, kimyasal gibi işlemlerle büyük sorunlar içermektedir. Ancak, bugün bu sistemler geleceği kurtarıcı olarak sunulmakta ve sorunların irdelenmesi yerine, sadece kullanım işlemlerinde hız, hizmet kısıtlılığı gibi kısmı tartışılmakta… Giderek daha hızlı işlemlere nasıl geçeriz tartışmaları yapılmaktadır.

Oysa, dijital bir sistemin üretimi, kullanımı ve geri dönüşümü dahil; kullanılan, yerinden edilen her türlü canlı cansız madde hesaba katıldığında karşımızda büyük bir ekolojik yıkımın gerçekliliğini görmüş oluruz.

Bunca sorunla bir kesime büyük kazanç sağlayan işlemler, daha çok kitleleri yerinden ederek, bazı kesimlere görece konfor kazandıran sistemlerin kullanım sonrası ancak yüzde 20’si geri dönüştürülebilmektedir. Diğer yandan dijital cihazların mülkiyeti kullananda görünmekle birlikte, işletim sistemlerinden bakımına kadar her aşaması yine şirketlerin elinde bulunmaktadır. Aslında kiralık bir cihazla işlem yapar durumdayız dersek abartmayız. Kira süresi dolunca çöp olmaktadır. Kullanım süreleri de 10 yıldan aşağıya doğru çekilip son zamanlarda 5 yılın altına kadar düşmüştür.

Yeni yeni sorunlar tartışılma aşamasına gelmiş olmakla birlikte, yeniden dijital sistemlerin tekelleşmesi, siber uygulama çatışmaları, bilgi ekonomisi olarak bilişsel kapitalizmin yaşam bulması, sorunları sadece hizmet alanından tartıştırmaktadır. Hiç gereksinimi olmayacak kişilere yeni hizmetler olarak sunulmaktadır. Gelişme olarak önümüze konulan bu sistemler, geleceğin büyük sorunlarını karşımıza koymaktadır. Bir mesajın iletimi, bir fotoğrafın dolaşımı için harcanan enerji ve bunun elde edilmesinde alt yıkımlar çok büyük boyutludur. Bir fotoğrafın kapasitesindeki 1 birim artış, harcanan enerjiyi birkaç kat artırabilmektedir.

Bütünsel olarak bakıldığında dijital sistemlerin bugünkü konumuyla işletilmesinde göreceli konfor amaçlanmaktadır… Ancak gelecek için bir konfor değildir. Yalnızca kavramsal tanımlamalar açısından büyüme ve gelişme olarak karşımıza çıkmaktadır. Oysa kavramları doğru algılarsak, her üretim ve işleyişin altındaki sorunları ve geleceği göz önüne alırsak, gerçek büyüme ve gönence katkısı ortaya konur.

Yukarıda kısaca özetlediğimiz alandan bakalım… Sayıları 40 milyar adedi geçen dijital cihazların, her 5 yılda bir yenilenmesi kimin işine yarar? Bunun için kaç milyar ton kayacın çıkarılması, kırılması, öğütülmesi, kimyasal işlem görmesi, kimyasallarla işlem görmüş malzemenin saklanması, bu işlemler için kullanılacak kimyasalları ve onlar için yerkürenin tahribatı ve kullanılacak enerji için de her aşamayı göz önüne alarak düşünmeliyiz. İşte burada, bize dayatılan değişim ve dönüşümün sorgulanması öneriyorum.

Bu işleyişin yürütülmesi için bize “yeşil ve yenilenebilir enerji” olarak sunulan sistemlerin yarattığı sorunlar nelerdir?

Çeşitli sorunların çözümü için bilimsel çalışmalar şirketlerden bağımsız sürdürülmeli, uygulamaya konulmadan önce teknolojik sorunlar topluma anlatılmalıdır. Yeni sorunlar olacak risk görüldüğünde işlem durdurulmalıdır.

Bize çözüm olarak sunulan her girişimi sorgulamalıyız. Bir yandan şikâyet ederken, diğer yandan kullandığımız sistemlerle şikâyet sorununa ortak oluyoruz. Sermaye, teknolojiyi insan emeğinden ucuz olduğunda devreye sokar. Emeğimizi ucuzlatmak için değil, toplumsal gelişimin sağlanmasında teknoloji söz konusu olmalıdır.

Sanal görsellik yerine gerçek iletişimi sağlayabilmek dileğimle…

Bu Makaleyi Paylaşın