Bilgisayar Mühendisleri Odası ve Türk Tabipleri Birliği olarak “Yapay Zeka, Emek ve Toplumsal Sağlık Atölyesi” düzenliyoruz.
Atölyede yanıtları aranacak sorulardan ikisi, yapay zeka ve otomasyon teknolojilerinin hızla gelişmesi ile birçok hekimin ve bilgisayar mühendisinin gündemine giren “yapay zeka ile işlerimiz ne olacak?” ve “yapay zeka işlerimizi devralarak işsizliği artıracak mı?”
Mesleklerin geleceği, artık yalnızca iş kaybı olasılığı üzerinden değil; bilgisayar mühendisleri ve hekimlerin işlerinin hangi yönde değişeceği açısından da ele alınıyor. Yapay zekanın iş gücü üzerindeki etkisi, belirli görevleri ortadan kaldırma riski taşırken aynı zamanda yeni iş alanları yaratma potansiyelini de barındırıyor. Atölyede, bu dönüşümün, mesleklerin yapısını olumlu bir yönde mi geliştireceği yoksa toplumsal eşitsizlikleri derinleştiren bir değişime mi yol açacağını da tartışıyor olacağız.
Bu yazıda, Atölye kapsamında yeniden okuduğum üç önemli kitaptan bahsedeceğim size: Daron Acemoğlu’nun Yapay Zekayı Yeniden Tasarlamak, Arif Koşar’ın Robotlar İşimizi Elimizden Alacak Mı? ve Aaron Benanav’ın Otomasyon ve İşin Geleceği kitapları.
Acemoğlu, “yapay zeka muhtemelen insanları gereksiz hale getirmeyecektir” diye başlarken devamında mesleklere dair şunu söylüyor: Fakat hoşunuza gitsin ya da gitmesin, yapay zeka teknolojileri ve akıllı sistemler önümüzdeki yirmi yıl içinde meslekleri dönüştürecektir ve eğer bu teknolojilerin üretim süreçlerine ve kullanım alanlarına yönelik “yeni bir yön vermezsek” endişelenmek için “tedirgin edici” sebepler vardır.
Benanav bir “iş krizi” olduğu düşüncesini paylaşıyor. Bunun çözülmesi için teknolojinin sorumluluğunun abartıldığını düşünüyor. Benanav işin geleceği açısından yapay zeka ve otomasyona dair tartışmalarının önemli bir bölümünü “otomasyon söylemi” olarak değerlendiriyor. Bu söylemde otomasyon ve işin geleceğinin teknolojik eğilimlere doğrudan bağımlıymış gibi gösterildiğini oysa gerçekliğin ekonomik ve politik alanda cereyan ettiğini savunuyor. Benanav, işsizliğin arttığını, şimdi daha az iş olduğunu kabul ediyor. Bunun kaynağının teknolojide değil kendi çelişkileri nedeniyle yavaşlayan küresel ekonomide aramak gerektiğini söylüyor. Acemoğlu gibi Benanav da endişelenmek için sebeplerimiz olduğunu söylüyor. Ama bu sebeplerin kaynağının yapay zeka ve otomasyon teknolojileri olmadığının altını çiziyor. Şöyle diyor: “Günümüzün toplumsal mücadelelerinin özgürleştirici potansiyelinden umutsuzluğa kapılmak mantıksız değildir. Acımasız bir neoliberalizmin gidişatını tersine çevirmek için kitlesel ve ısrarlı bir harekete geçme gerekir, ancak bu görevi üstlenecek büyüklük ve güce sahip tek hareket -tarihsel emek hareketi- tamamen yenilgiye uğratıldı. Bugün grevler ve emek hareketi esas olarak savunma amaçlıdır.”
Arif Koşar, kitabında “otomasyon ve istihdam arasındaki ilişki”ye odaklanıyor ve şu soruya yanıt arıyor: “günümüz kapitalizminin içsel bir eğilimi olan teknolojik yenilikler ve otomasyon toplam istihdamda bir azalmaya yol açma eğiliminde midir, değil midir?”
Koşar, teknolojik gelişmelerin bir yandan iş alanlarını yok ederken diğer yandan yeni iş alanları ortaya çıkardığını söylemektedir. Ona göre otomasyonla birlikte işçi sınıfı küçülmüyor, üretkenliğin artması ile belirli sektörlerde sermaye birikimini büyüttüğü için işgücü talebi artıyor. Dolayısıyla, işçi sayısının artması ve işsizlik sermaye birikim girdabının bir sonucudur. Ekonomik büyüme dönemlerinde sermaye daha fazla iş gücüne ihtiyaç duyar. Büyümenin azaldığı dönemlerde ise işsizlik artmaya başlar.
Koşar yapay zekanın bu ölçüde hızlanmasından ve otomasyon tartışmalarından istihdamın niceliği açısından endişeli değil. Çünkü, onun varsayımı şu: yapay zeka ve diğer teknolojiler sermayenin, birikim için, daha fazla kar için bir Amok koşucusu gibi durmaksızın, parçalayarak, öldürerek ilerlemesi için araçlardan bir tanesi. Endişe verici olan sermayenin bu koşusu ve istihdamın niteliği.
Benanav ve Koşar “otomasyon söylemi”nin bizi sorunların ve çözümlerin gerçek dünyasından uzaklaştırabileceğine değiniyorlar. Acemoğlu ise “yapay zeka ve otomasyon tehlikesi”nin sahici olduğunu ve ciddiye almamız gerektiğine inanıyor.
Hekimlerin ve bilgisayar mühendislerinin büyük çoğunluğunun ücretli çalışanlar olduğunu göz önünde bulundurarak, bu üç kitabın tartışmalarından, bu bağlamda, şu sonuçları çıkarabiliriz: Yapay zeka ve otomasyon, hekimlerin ve bilgisayar mühendislerinin rolünü dönüştürecektir. Bu dönüşümü anlamak için, çalışanların teknik becerilerini geliştirmelerine odaklanmaları yeterli olmayacaktır. Koşar’ın sözleriyle devam edersek, ayrıca “teknolojiyi ve özel olarak da otomasyon teknolojilerini ortaya çıktığı, şekillendiği ve kullanıldığı kapitalist bağlam temelinde ele almak gerekir.”
Bilgisayar mühendisleri ve hekimler ne için mücadele etmelidir? Acemoğlu işe yarayacağını düşündüğü formülü şöyle tarif ediyor: “Devlet katılımı, normlarda değişiklik ve demokratik gözetim.” Günümüzün büyük tekellerini ve gözetime kilitlenmiş devletlerini veri alırsak, naif bir çaba görünüyor.
Benanav: “genelleştirilmiş insanlık onuruna sahip bir dünyadan başlayabilir ve sonra bu dünyayı gerçekleştirmek için gereken teknik değişiklikleri düşünebiliriz.” diyor. Toplumsal mücadelenin kendilerini bu tarihi göreve, yani üretimin ele geçirilmesini hedeflemeleri gerektiğini söylüyor. Diğer yandan mevcut gerçekliği anlatırken bu görevi kimlerin ve nasıl gerçekleştireceği muğlak kalıyor.
Koşar, “sermayenin olmadığı, tüm zenginliğin adilce paylaşıldığı bir dünyada teknoloji de halkın hizmetine girecek, insan özgürleşmesinin en temel araçlarından birisi haline gelecektir” diyor. Bugünden yapılması gerekenler için ise, bir başka yerde, sendikalar, emekten yana meslek odaları ve bilim insanlarına gönderme yapıyor.
Üç kitabın da oldukça derinlikli çözümlemelere sahip olduğunu bir kez daha vurgularken, yazının girişinde bahsettiğim atölye için Sağlık ve Dijitalleşme Çalışma Grubu’nun akademisyen danışmanı Özgür Narin’in sözleriye yazıyı bitiriyorum:
“… üretenler, sağlıkçılar ile bilgisayar emekçileri bir araya geliyor ve kolektif üretimleri üzerinde söz sahibi olmak, birbirlerinden öğrenmek ve haberdar olmak için elbirliği yapıyorlar.”
1 Acemoğlu, D. (2023), Yapay Zekâyı Yeniden Tasarlamak – Otomasyon Çağında İş, Demokrasi ve Adalet, İstanbul, Efil Yayınevi
2 Koşar, A. (2022), Robotlar İşimizi Elimizden Alacak mı? Teknoloji, Emek, Gelecek, İstanbul, Kor Kitap
3 Benanav, A. (2022), Otomasyon ve İşin Geleceği, İstanbul, Notebene Yayınları