Projenizde iyi bir iş analistiniz varsa mutlaka mutlu sona ulaşırsınız diyemeyiz ama projenin çıkışına sebep olan soruna ya da ihtiyaca dair iyi bir çözüme ve bu çözümü detaylıca anlatan iyi bir dokümana sahip olabilirsiniz.
İş analisti tarafından hazırlanan dokumanın, öncelikle konunun iş birimi tarafındaki sahipleri tarafından incelenmesi ve onaylanması beklenir. Bu onay talep sahiplerinin önerilen çözümü kabul ettikleri anlamına gelir. Ardından dokumanın yazılımı geliştirecek olan tasarımcılar ve yazılımcılar tarafından da aynı şekilde ancak bu sefer geliştirmenin yapılacağı ana sistemin altyapısı düşünülerek teknik bir bakış açısıyla irdelenmesi ve onaylanması çok önemlidir. Bu iki önemli onay yazılım sürecinin kalanına büyük ivme kazandıracaktır. Dolayısıyla özellikle yazılım geliştirme projelerinde analizin tüm paydaşlarca irdelenmesi ve onaylanması projenin tasarım, yazılım ve test maliyetlerini olumlu anlamda etkileyecek, büyük ivme kazandıracak kritik bir adımdır. Projenin başarısıyla da doğrudan ilgilidir, zira başlangıç doğru ise projenin çıktısının doğru olma ihtimali yüksektir. Ancak başlangıç hatalı ise proje hangi adıma gelmiş olursa olsun, bu hatanın fark edildiği noktadan analiz sürecine geri dönülmesi gerekir ki, bu önemli oranda zaman ve emek kaybı anlamına gelecektir.
Evet, bu yazımızın konusu İş Analistleri. Onları tanımak için 3 temel soruya cevap arayacağız birlikte;
İş analisti kimdir?
İyi bir iş analistinin özellikleri nelerdir?
Kimler iş analisti olabilir?
İş Analisti Kimdir?
İş analistinin formal tanımını odamızın sürekli komisyonlarından biri olan Meslek Tanımları ve Mesleki Denetim komisyonunun meslek alan tanımlarında almak en doğrusu olacaktır;
“Belli bir stratejik ya da organizasyonel hedef doğrultusunda kurum/kuruluşların iş süreçlerinin, iş ve bilgi akışlarının, mevcut bilişim sistemlerinin çözümlenmesi/analizi ve değerlendirilmesi; hedef sistem için iş/sistem/yazılım gereksinimlerinin belirlenmesinin yanı sıra tüm sistem bileşenlerini kapsayan hedef sistem yapısının/mimarisinin tasarlanmasına ilişkin mühendislik süreçlerini içeren meslek alanıdır. “
Bu tanım meslek alanının sorumluluk bölgesini en kapsayıcı haliyle çizmektedir. Bu kapsayıcı ve son derece doyurucu teorik tanımın ardından pratik hayatta en sık duyacağınız şu cümleden bahsetmeden geçmek olmaz; “iş analisti yazılımcıyla kullanıcı arasında köprüdür” Kendi iş deneyimlerim ve gözlemlerim, iş analistliğine sadece bu tanımla bakılmasının, hem rolün gerekliliklerine yeterince değinilmesine engel olduğuna hem de bu rolü seçen ya da bu rolden beklentisi olan kişileri eksik yönlendirdiğine düşünmeme sebep oluyor. Çünkü bu kalıp, iş analistine sanki kendi aralarında ortak bir dil/anlayış tutturamayan iki kişi ya da iki grup arasında bir tür çevirmen rolü veriyor ve bu iki ayrı grubun aralarında anlaşmalarını sağlayan bir katalizör tanımıyla sınırlıyor. Halbuki iş analistliği hem teknik olarak donanımlı olmayı hem de yeni fikirlere açık, analitik, yenilikçi ve hayal gücüne sahip olmayı gerektirir, sadece bir köprü olmanın çok ötesindedir. İş analisti, önüne gelen ve genellikle acil çözüm bekleyen bir problemin ya da yepyeni bir hayalin çıkış noktasını merak ederek sürece başlayandır, sonra bütün o hayalleri ete kemiğe dönüştüren ve somutlaştırarak kullanılabilir bir kalıba dökebilendir. O zaman hazır yeri gelmişken şimdi de iyi bir iş analisti nasıl olmalıdır sorusuna cevap arayalım.
İyi Bir İş Analistinin Özellikleri Nelerdir?
Rolün adından yola çıkarsak öncelikle analitik bir bakış açısına sahip olması gerektiği açıktır. Peki çok sık duyulan bu analitik bakış açısı nedir? Ele aldığı sistemi bir bütün olarak görebilmek, bu bütünü anlamlı parçalara ayırabilmek, bu parçalar arasındaki ilişkiyi çıkarabilmek ve her bir parçayı detaylandırdıktan sonra da tekrar tüm bu parçaların arasındaki ilişkiyi gözeterek birleştirip bütüne varabilmek diyebiliriz. Analiz edilecek projeye göre süreç bazen bir yapıbozum süreci de olabilir. Olanın tüm parçalarını sökmeyi, irdelemeyi, gerekirse değiştirmeyi ve yeniden bir bütüne dönüştürebilmeyi içerir.
Bir diğer önemli özelliği ise meraklı olmasıdır, analiz etmesi gereken işin çıkış noktasını mutlaka irdelemeli ve nasıl sorusuna geçmeden neden sorusunun hakkını vermelidir. Çünkü karşımıza gelen analiz konuları genellikle “şunu istiyoruz” kalıbında olacaktır. İş analisti “neden bunu istiyorsunuz?” sorusu ile analize başlamalıdır ve gerçek sorunu ya da istenen geliştirmeyi anlamak için güçlü sorularla devam etmelidir. Analistin asıl teyit etmesi gereken şudur; istenen geliştirme gerçekten o soruna kalıcı bir çözüm sağlar mı, kullanıcının talebini gerçekten karşılar mı yoksa geçici bir semptom giderici midir? İş analiz sürecinin en heyecan verici kısmı işte tam burasıdır. Bir tür bulmaca çözmektir analiz süreci, ipucu kovalamaktır, sorgu süreci yürütmektir, iş mahallinde dolaşmak ve gerçek hayatın nasıl döndüğünü görmek, aksadığı yeri tespit etmektir. Bu kısımdaki başarı, sonrasında teşhisi doğru koymasına ve soruna uygun çözümü sunmasına fayda sağlayacaktır. Geliştirilmesini önerdiği sistemin modellenebilir olması, somut bir halde çalıştırılabilir modelin sunulmuş olması, bu çalışma dinamiğinin, hazırladığı analiz dokümanında bütün açıklığıyla anlatılmış/simüle edilmiş olması oldukça önemlidir. Bir iş analisti bütün bunları yapmış ve mükemmel bir çözüme ulaşmış olabilir ama ya sunuş? Zira hazırlanan analiz dokumanı hem kullanıcı için hem de yazılım uzmanları için anlaşılabilir olmalıdır dolayısıyla bu noktada yazılı ya da sözlü sunum yeteneği devreye girer. İyi bir çözümün kötü sunulması o çözümün heba olmasına sebep olacaktır. Bu arada kötü bir çözümün iyi sunulması ise analiz sürecinin tamamlanmasını sağlayabilir ama projenin sonunda ortaya çıkacak bambaşka sorunlara sebep olacaktır. Dolayısıyla her ikisinin de iyi olması sürecin sağlıklı bitebilmesi için şarttır diyebiliriz. Her şeyin çok iyi yapıldığının düşünüldüğü kimi zamanlarda ise bulunan çözümü kullanacak kişiler ya da bu çözümü geliştirecek kişiler analistle hemfikir olmayabilirler. Çözümü beğenmeyebilirler ya da uygulanabilir bulmayabilirler. Bu nokta da iyi bir dinleyici olmak devreye girer, paydaşların itirazları ve memnuniyetsizlikleri dinlenmeli ve yazılan analiz bu bakış açısıyla yeniden gözden geçirilmelidir. Eğer değişmesi gereken noktalar varsa bunları güncellemeli ya da analiz bu itirazlara zaten cevap veriyorsa da paydaşları ikna edebilecek argümanlarla yeniden iletişime geçilmelidir, uzlaşma tekniklerinin kullanımı için en uygun an da burasıdır.
Peki hem sistemi tanıyan, anlayan, çözen hem de sosyal becerileri yüksek olan iş analistliğini kimler yapabilir, şimdi biraz da bu konuya bakalım.
Kimler iş analisti olabilir?
Bu soruya belki çok düz bir cevap olacak ama öncelikle matematiği kuvvetli olanlar demek isterim. Matematikten kastım elbette dört işlem değildir, sembollere dayanan bir dili kullanarak bilgi işleme, sonuç üretme ve problem çözme yeteneği kazanmış, mantık kullanabilen, düşünce yöntemini bu temelde ilerletebilen kişilerden bahsediyorum. Eğer “kimler” sorusunun cevabını bir lisans eğitimine bağlayacaksak da elbette ki mühendisler cevabını vereceğim. Eğer bu yazının konusu olan yazılım geliştirme projeleri için bir iş analisti arıyorsak da cevabım öncelikle bilişim alanını konu eden mühendislik alanı yani bilgisayar mühendisliği ve ilişkili diğer mühendislik mezunları olacaktır. Bilişim sektörünün neredeyse tüm meslek alanlarında, lisans eğitimi bilgisayar ya da ilişkili bölümlerden olmadığı halde çalışan kişiler elbette vardır ve hatta iş analistliği farklı disiplinlerden gelen kişilerin en yoğun olduğu meslek alanlarımızdan biridir. Bunun sebepleri arasında yazının en başında değindiğimiz rol tanımının payı olduğuna inanıyorum yani “kullanıcı ile geliştirici arasındaki köprü” metaforunun. Bu tanımdan yola çıkarak, kendi aralarında anlaşamayan iki gruba ortak dil bulma çabasının daha sosyal becerilerle örtüştürülmesiyle, birini dinleyerek anlayabilen, diğerine kendini anlatabilen herkesin iş analisti olabileceği yanılgısına düşülebilir. Bu arada, bir iş analistinin olmazsa olmaz özelliklerinden biri elbette sosyal becerisinin yani iletişim yeteneklerinin iyi olmasıdır ama nasıl sadece matematik bilmek yeterli değilse sadece iletişim bilmek de kişiyi iş analisti yapmaz. Her iki özelliği kendisinde buluşturan iş analistleriyle çalışmanın verdiği iş tatmini ise gerçekten son derece yüksektir.
Sonuç olarak; eğer problem çözmek ilginizi çekiyorsa, analitik bakış açısına sahipseniz, hem iş alanını hem de bu alan için geliştirilmiş olan yazılımı öğrenecek teknik kapasiteniz varsa, çözümlerinizi sadece hayallerinize göre değil sistemin sınırlarını da dikkate alarak geliştirebilecek kadar mantıksal biriyseniz, insanlarla iletişim kurmaya hevesli, tartışma yönetme becerisine sahipseniz ya da en azından bu becerilerinizi geliştirmeye hevesliyseniz bu alan sizin için idealdir diyebiliriz.
O zaman sözlerimizi Ada Lovelace’in “Bu makinenin herhangi bir şey yaratmak gibi bir iddiası yok. Ama yapmasını nasıl isteyeceğimizi bildiğimiz her şeyi yapabiliyor” sözüne atıfla şöyle bitirelim;
Bir yazılımın yaratmak gibi bir iddiası yok ama nasıl ve ne yapacağını doğru bir şekilde anlattığımız her şeyi yapabiliyor.