İletinin varlığını gizlenmesi ile gerçekleştirilen haberleşmeye steganografi denmektedir. Yunanca örtülü anlamına gelen steganos ve yazmak anlamına gelen graphein kelimelerinden türetilmiştir.
Dünya üzerinde steganografinin değişik türleri kullanılmıştır. Eski dönem Çinliler, iletilerini çok ince ipek üzerine yazıp, ufak bir top içerisine sıkıştırıp veya top şekline getirip, üzerini cilalar ve ulağa yuttururdu.
16. yy. da Giovanni Porta’nın geliştirdiği bir yöntemde tahmini olarak 25 gram şap ve yarım litre sirkeden elde ettiği karışım ile haşlanmış yumurta üzerine yazı yazılıyor, yumurtanın gözeneklerinden içine nüfuz eden bu karışım yumurtanın beyazı üzerine yazılanı işliyordu. Daha sonra yumurtanın kabuğu soyulduğunda ileti net olarak görünüyordu.
Kurtuluş Savaşı sırasında Afyonkarahisar’ da konuşlanan Türk istihbarat timleri basit bir steganografi kullanarak haberleşiyordu. Sinanpaşa ilçesi ve çevre köylerdeki düşman askerlerinden elde edilen istihbarat bilgileri Sandıklı’da bulunan Fahrettin Altay Paşa’ya iletiliyordu. Toplanan gizli bilgiler limon suyuyla kâğıt üzerine yazılıyordu. Kâğıdı alan ilgili kişiler ateşe tutup görülür hale gelmesini sağlıyordu.
İkinci Dünya Savaşı sırasında kullanımı popüler olan bir steganografi çeşidi de mikrodottır. Latin Amerika’daki Alman ajanları bir sayfalık bir metni fotografik olarak çapı bir milimetreden daha ufak olan nokta boyutuna küçültürler, daha sonra da bu mikrodotı normal bir mektupta nokta yerine kullanırlardı.
Görüleceği üzere kriptografi ve steganografi birbirlerinden farklı kavramlar olsalar da eski çağlardan günümüze gizli ileti göndermek için kullanılmışlardır.
Antik çağların geç dönemlerinde, kriptografi önemli askeri bilgileri korumak için yaygın olarak kullanılmıştır ve bugün hala kriptografinin kullanım amaçlarından biridir.
M.Ö. 600-500 yılları arasında yazılmış olan ve Eski Ahit’te de bulunan İbrani peygamber Yeremya (Jeremiah) ’nın İbranice kitabında yer alan kehanet ve uyarıları içeren yazılarında bazı şifreli kelimelere rastlanmıştır. O dönemde yaşanan Babil saldırısını önceden haber veren Yeremya peygamber, yazılarında Atbash olarak da bilinen ve ters alfabe kullanılmasıyla gerçekleştirilen, basit yerine koyma şifresi kullanmıştır. Atbash ( A-T-B-Sh ) adı, İbranice yazı sisteminin ilk ve son iki harfinden türetilmiştir ve aynı zamanda ilk harfin (Alef) son harfle (Tav), ikinci harfin (Bet), sondan bir önceki harf (Şin) ile değiştirildiği izleği gösterir. Atbash o yıllarda kullanılan İbranice şifrelemelerden biridir.
Sistem şu şekilde işlemektedir. İbranice alfabesindeki ilk harf sondan birinci harfle, ikinci harf sondan ikinci harfle, üçüncü harf sondan üçüncü harfle olacak şekilde tüm alfabe kendi içinde bu kurala göre yer değiştirir.

Resim 2 : İbrani Alfabesi
ATBASH şifreleme tekniğini Türkçe alfabeye uyarlayacak olursak. Birinci harf A, yirmidokuzuncu harf Z ile ikinci harf B, yirmisekizinci harf Y ile üçüncü harf C, yirmiyedinci harf V ile dördüncü harf D, yirmialtıncı harf Ü ile yer değiştirerek devam eder. Kısacası onuncu harf yirminci harf ile yer değiştirir. Yani toplamı otuz (29+1)’a tamamlayan harf ile yer değiştirir.
Örneğin ‘BMO’ kelimesini Türk alfabesi kullanılarak ATBASH şifreleme yöntemine göre karşılığı ‘YKİ’ olur.
Eski tarihte şifreleme örnekleri genelde sivil amaçlıdır. Askeri alanda ilk kriptograflar Spartalılardır. Buldukları bir cihazı tarihin ilk yer değiştirme sistemini uygulamak için kullanmışlardır.
M.Ö. 500 yıllarında buldukları bu cihaz belli kalınlıkta bir tahta silindirden ve silindirin etrafına eğik bir biçimde sarılmış papirüs ya da ince deri şeritten oluşmaktaydı. Gizlenmek istenen mesaj silindire sarılı şerit üzerine yazılır, daha sonra şerit silindirden ayrılırdı. Karmaşık gibi görünen şeritteki harfler, şerit aynı kalınlıkta bir tahta silindire sarılmasıyla anlamlı mesajı ortaya çıkarırdı. Silindirin çapındaki en ufak bir farklılık anlamsız sözcüklerin ortaya çıkmasına sebep olmaktaydı. Bu sistemin şifresini çözebilmenin tek yolu, ayrılan harflerin aynı kalınlıkta tahta silindire sarılmasıyla mümkündü.
Skytale adı verilen bu tahta çubuklu yöntem, benzer şekilde antik Hindistan’daki casusların kodlanmış mesajları M.Ö. ikinci yüzyıla kadar (erken dönemde) kullandığı bilinmektedir.
Chanakya, kendisi geleneksel olarak Vishnugupta ya da Kautilya olarak da tanımlanır. Antik Hint siyasi eseri olan Arthashastra‘nın yazarıdır. Yaklaşık olarak milattan önce üçüncü yüzyılda yazılmış olan bir eserdir. Bu eser istihbarat bilgilerine ulaşılmasını sağlayan kodların çözülmesi ile ilgili bilgiler içerir. Bu bilgilerin modern şifre kırma yani kriptanaliz ile ilgili ilk bilgiler olduğu varsayılır.
M.Ö. 205-123 yılları arasında ortaya çıkan kriptografi örneklerinden birisi de Yunanlılar tarafından tasarlanan Polybius’un dama tahtası şifrelemesidir. Bu sistemin özelliği, Yunan ve Roma alfabedeki harflerin, 5X5’lik iki boyutlu bir tabloya yerleştirilmesi ve ardından bu tablodaki satır ve sütun numaralarına göre okunmasıdır. Sistemi anlatmak için Türkçe alfabe ve harfleri sığdırabilmek içinde 5X6’lik bir tablo kullanılmıştır.
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | |
1 | A | B | C | Ç | D | E |
2 | F | G | Ğ | H | I | İ |
3 | J | K | L | M | N | O |
4 | Ö | P | R | S | Ş | T |
5 | U | Ü | V | Y | Z |
Tablo 2: Polybius Şifresi
Şifreleme sırasında, sistem, basitçe her harf için iki sayıdan oluşan bir sonuç bulur. Örneğin şifreleyeceğimiz bilgi SAVAŞ olsun. Bu sözcüğü şifrelemek için her harfin satır ve sütun numaralarına bakıyoruz.
S harfi, 4. satır ve 4. sütun, 44
A harfi, 1. satır ve 1. sütun, 11
V harfi, 5. satır ve 3. sütun, 53
A harfi, 1. satır ve 1. sütun, 11
Ş harfi, 4. satır ve 5. sütun, 45 olarak değerler bulunur.
Sonuç olarak bu değerler birleştirildiğinde şifreli ileti elde edilmiş olur.
SAVAŞ: 4411531145
Şifrelenmiş ileti açılırken bu defa tablo, tersten kullanılır.
Açmak istediğimiz ileti 36154652 olsun. Bu mesajı açarken sayıyı ikili gruplara ayırıyoruz. Her grubun ilk rakamı satırı ikincisi ise sütunu göstermekte olup satır ve sütunun çakıştığı hücrede çözümlenmiş harf bulunmaktadır
Birinci grup 36, ilk sayı 3, dolayısıyla 3. satıra bakıyoruz, ikinci sayı 6 dolayısıyla 6. sütuna bakıyoruz, çakıştıkları hücre O
İkinci grup 15, 1. satıra ve 5. sütuna bakıyoruz, çakıştıkları hücre D
Üçüncü grup 46, 4. satıra ve 6. sütuna bakıyoruz, çakıştıkları hücre T
Dördüncü grup 52, 5. satıra ve 2. sütuna bakıyoruz, çakıştıkları hücre Ü
Sonuçta çözümlenmiş ileti ODTÜ olarak bulunur.