İzleniyoruz. Okulda, işte, sokakta… Hareketlerimiz, seslerimiz, geçmişimiz ve hatta düşüncelerimiz bile iznimizle(!) veya iznimiz dışında kaydediliyor. Peki, bu gerçekten kötü mü? Özel alanımızın kalmaması, gizlilik hakkımızın olmaması ve birey oluşumuzun böyle engellenmesi kötü mü? Sanırım esas soru bu değil. Esas soru şu: Bizden neler götürüyor bu? Çok uzun zamandır sorulması gereken bir soru… Cevabı ise çok basit: İfadelerimizi, fikirlerimizi ve özgürlüğümüzü… İstediğimizi söyleyemez, bir şey söylemek isteyeni de duyamaz olduk. Meraklı gözler dosyalarımıza bakıyor, bilgisayarlarımıza giriyor, sosyal medya hesaplarımızı inceliyor. Hele ki son dönem ortaya çıkan Wikileaks dosyalarından sonra özel hayatın gizliliği, özel alan gibi kavramların yavaş yavaş yok olmakta olduğunu gördüm. İşin çirkin tarafı, biz bilgiyi vermek istesek(!) de, istemesek de alıyorlar. Bizleri izliyor, isimlerimize bu izleri kendi sistemleri üzerinde kaydediyorlar. İşte yazıyı, bu tacize bir tepki, bundan bir kaçış yolu olarak yazıyorum.
Anonimlik nedense hep kötü algılanır. Gizlilik ise “Gizleyecek neyin var ki” sorusunu getirir beraberinde. Aslında ikisi de yanlış. Ben adımla, yaşadığım yerle veya bindiğim arabayla değil; fikirlerimle varım. Anonim olarak fikirlerimi söylerim. Okur birileri, onlar da söyler; anonim olarak. İsimler her zaman gerekli değildir çünkü. Merkezi ve devasa şirketlerin baskısına maruz kalmadan yazabilmeliyiz. Neyi okuduğumuzu herkese açıklamak zorunda olmamalıyız. Kim olduğumuz, tanışmak istemediğimiz insanlarca bilinmemeli. Mahallemizde, okulumuzda, iş yerimizde söyleyemediğimiz; toplumdan, bir parçası olduğumuz için gizlediğimiz fikirleri merkezsiz çalışan internet üzerinde söyleyebilmeliyiz. Herkes gibi veya hiç kimse olma hakkımız varsa kullanacağız elbette.
Gizlilik konusuna gelirsek; sadece yanlış bir şey yaptığımızı gizlemez veya sadece böyle bir durumda gizlenmeyiz. Özel olanı gizleriz. Bulunmak istemediğimiz zaman gizleniriz. Gizlilik bir kaçış değil bir tercihtir. Bazen bir aşk mektubunu, bazen bir proje taslağını gizleriz. Bazen ise gizlediğimiz şey önemli olmadan, sadece gizleyebildiğimiz için gizleriz, şifreleriz. Bulunmak istemezsek (ki bunun için bir nedene ihtiyacımız bile yoktur) gizleniriz. Belki otorite tarafından yanlış bulunan bir yazıyı okurken, belki de bizi av köpekleri gibi takip eden internet reklamlarından (JavaScript kodlarından bahsediyorum) gizleniriz.
Bunları yapabildiğimiz yerler artık çok çok az. Dediğim gibi, her yerde izleniyoruz. İnternet, anonimlik hakkımızı kullanabildiğimiz tek yer nerdeyse; isimlerimizle değil, fikirlerimizle; nerede olduğumuzla değil, nereye ilerlemek istediğimizle var olduğumuz neredeyse tek yer. Gizli kalabildiğimiz ve verilerimizi şifreleyebildiğimiz, gizleyebildiğimiz nerdeyse son yer. Sokak bile artık insanları aynı seviyeye getiremediği zaman, seviyeyi reddedebileceğimiz yerler aramalıyız. Merkezsiz çalışan ve otoritelerin olmadığı bir alandan daha iyi neresi olabilir ki?
En önemli adım özgür yazılım ve GNU işletim sistemini kullanmak elbette. Kaynak kodlarını göremediğimiz sürücüler ile neler yapılabildiğini Snowden gayet güzel bir şekilde göstermişti bizlere. Özgür yazılım kullanmak özgürlük ve mahremiyet için en önemli adım.
İnternette ise VPN ve Tor Ağı kullanarak nerede olduğumuz bilgisini vermeden, geçici e-posta servisleri kullanarak kimlik vermeden, adınızı değil; fikirlerinizi önemseyen insanlar ile sohbet edebilirsiniz. GPG kullanarak istediğiniz veriyi -ki bu bir eposta da olabilir, fotoğraf da, metin belgesi de- şifreleyerek karşınızdakine ulaştırabilir, verinizi meraklı gözlerden uzak tutabilirsiniz. Basit web istemcisi eklentileri ile sizi takip eden web araçlarından kurtulabilirsiniz. OTR mesajlaşma kullanarak, anlık mesajlarınızı şifreleyebilirsiniz. Bunlar gibi pek çok yol ile, anonim birisinin oluşturduğu, muhatabı dışında kimsenin göremeyeceği şeyler oluşturabilirsiniz. Sokaktan geçen herhangi bir insanın rahatlıkla kullanabileceği bu basit sistemler ile sokaktan geçen herhangi bir insan olabilirsiniz. Herkes gibi veya hiç kimse olabilir, özgür olabilirsiniz.
İşin en eğlenceli tarafı ise; belki de sokakta yan yana yürüyeceğiz. Siz internette yazdığım bir şeyi ismimi bilmeden okumuş, fikrimle tanışmış olacaksınız ama bana selam bile vermeyeceksiniz.
Dora Uzunsoy