Twitter/X’ten Bluesky’a geçmeli miyiz?

mm
314 Görüntüleme
10 Dk Okuma Süresi

Bazen bir ürün ya da hizmetin değeri, kullanıcı sayısı arttıkça artar. Bilişim teknolojilerine dayalı ürün ve hizmetlerde çok sık rastlanılan bir durumdur. Örneğin bir şirketin geliştirdiği dosya formatı 100 kişi tarafından kullanılıyorsa diğerleriyle dosya alışverişi yapmak isteyen 101. kişi aynı dosya formatını kullanmak zorunda kalır. Eğer söz konusu dosya formatı özel mülkiyetli bir ürünse bu formatı okumak ve yazmak için şirketin ürettiği yazılımlara bağımlı kalabiliriz. 

Ağ dışsallığı olarak adlandırılan bu durum sosyal medya platformlarında oldukça yaygındır. Üye sayısı fazla olan ağlar daha değerlidir. Bu nedenle, insanların veya kurumların popüler platformlardaki ağlarını veya geçmiş paylaşımlarını bir kenara bırakarak ayrılmaları kolay değildir. Son zamanlarda ise birçok insan ya sessiz sedasız ya da önce Bluesky hesabını paylaşarak Twitter/X’i terk ediyor. Yalnız bireyler (https://www.forbes.com/sites/stephenpastis/2024/11/19/mark-hamill-says-hes-leaving-elon-musks-x-here-are-all-the-celebrities-migrating-to-bluesky/) değil The Guardian gibi çok takipçili siteler de Twitter/X’i terk ettiler (https://www.theguardian.com/media/2024/nov/13/the-guardian-no-longer-post-on-x-twitter-elon-musk).

Burada iki noktaya dikkatinizi çekmek isterim. Birincisi, daha önce de Facebook yerine Twitter’a sıcak bakan ya da Instagram’da olmayı daha değerli bulanlar vardı. Bu gibi kullanıcı tercihlerinde sosyal medya platformlarının teknik olanakları daha belirleyici oluyordu. Örneğin, Twitter’ın ilk başlardaki 140 karakterlik mesajları farklı bir iletişim kültürü yaratmıştı. Instagram’ın görsel ağırlıklı dünyası ise bambaşkaydı. Twitter/X’ten Bluesky’a göç ise ideolojik gerekçelere dayanıyor. Bluesky, Twitter/X’e karşı teknopolitik bir alternatif olarak öne çıkıyor (DiResta, 2025). İkincisi, Twitter/X’ten Bluesky’a göçü basitçe bir sosyal medya platformundan diğerine göç olarak değerlendirmemek gerekiyor. Twitter/X kullanıcıları, merkeziyetçi bir ağdan ademimerkeziyetçi bir ağa göçüyorlar. 

İnsanlar neden Twitter/X’i bırakıyorlar?

Farklı dünya görüşüne sahip insanların, ideolojik gerekçelerle ademimerkeziyetçi ağları tercih etmesinin gösterdiği gibi ademimerkeziyetçilik sol veya sağ düşünceyle özdeşleştirilebilecek bir kavram değil. Üstelik her iki taraf da aynı gerekçeyle ademimerkeziyetçi ağlara yöneliyor: İfade özgürlüğü.

Sosyal medya platformları, kendi platform politikalarına uyulmadığında ya da hükümetlerden gelen talepler doğrultusunda kullanıcıların hesaplarını kısıtlayabilir ya da tamamen silebilir. Bu, görünür bir eylemdir. Buna karşın, platform algoritmalarının içeriğin görünürlüğünü belirlemesi ve içerik denetimi (moderation) ifade özgürlüğü ve iletişim hakkı açısından çok daha büyük riskler içerir. Algoritmalar, bazı paylaşımları öne çıkarıp bazılarının daha geniş kitlelere yayılmasını engelleyebilir. Böylece algoritmaları çalıştıran şirketler, hem ifade özgürlüğünde hem de yurttaşların haber alma özgürlüğünde hakem rolü oynarlar. Algoritmalar çoğu zaman politik bir amaçla değil, şirketlerin iş modellerine göre yapılandırılır. Ama algoritmik kararların politik sonuçları olabilir. Örneğin, Facebook’un 2016 yılında ikonik Napalm Kızı fotoğrafını kaldırması küresel tepkilere neden olmuştu (https://www.evrensel.net/haber/289963/facebook-napalm-kiz-sansurunden-geri-adim-atti). 

Twitter ve Youtube’da ise tam tersi bir durum yaşanmıştı. İçerik denetimi, IŞİD propagandaları karşısında yetersiz kaldığı için eleştirilmişlerdi (https://www.theguardian.com/world/2014/sep/24/isis-twitter-youtube-message-social-media-jihadi). Belki bu gibi sorunlara, platformlarda kullanılan algoritmaların yan etkisi diyebiliriz. Fakat BBC’nin araştırmasına göre Facebook, Filistinli haber kuruluşlarının izleyiciye ulaşmasını ciddi şekilde kısıtlıyor (https://www.bbc.com/news/articles/c786wlxz4jgo).

Youtube, Facebook, Twitter gibi platformlar, ABD’li platformlar olmalarına ve kritik durumlarda ABD’nin çıkarlarına öncelik vermelerine karşın para kazanmayı hedeflerler. Bu bağlamda, politik tartışmalarda hakem olmak isteyebileceklerini düşünmüyorum. Artan politik kutuplaşma ile beraber sosyal medya platformları, içerik denetiminin altında ezilmeye başladılar.

Örneğin aşırı sağ, içerik denetimini ifade özgürlüğüne karşı bir saldırı olarak görüyordu. Onlara göre sosyal medya platformları, yozlaşmış bir elitin elindeydi. Donald Trump, tweetlerinin yanıltıcı olarak etiketlenmesinin teknoloji elitlerinin bir komplosu olduğunu iddia ediyordu. Musk’ın Twitter’ı satın almasından sonra ise Twitter/X, Trump ve taraftarlarının hezeyanlarıyla şekillenmeye başladı. Aşı karşıtı komplo teorisyenlerinden neo nazilere kadar aşırı sağın farklı tonları ifade özgürlüğüne (!) kavuştu.

Musk’tan ve platformun yeni atmosferinden rahatsız olan birçok insan Twitter/X’ten uzaklaşmaya başladı. İçeriklerin önceliklendirilmesi de ifade özgürlüğüne müdahale anlamına geliyordu ve bundan hoşnut olmayan çok sayıda insan vardı. İlk başta Mastodon’a ve sonrasında daha kitlesel olarak Bluesky’a göç etmeye başladılar. Trump’ın yeniden seçilmesi ve Musk’ın aşırı sağla artan ilişkisi Twitter/X’i terk edenlerin sayısını artırdı.

Ademimerkeziyetçi Sosyal Ağlar

Merkezi ağlarda, ağdaki diğer tüm düğümleri yöneten ve kontrol eden merkezi bir düğüm vardır. Herhangi iki düğüm arasındaki iletişim ve veri alışverişi merkezi düğümün aracılığında gerçekleşir. Ademimerkeziyetçi ağlarda ise düğümler arası iletişim, herhangi bir merkezi kontrol olmaksızın bağlantı ve koordinasyonu destekleyen teknolojiler aracılığıyla sağlanır. Bu ağlarda kullanıcılar/düğümler, merkezi düğümün/platformun aracılığı olmaksızın kendi topluluklarını oluştururlar (Huang, 2024).

Mastodon ve Bluesky, ademimerkeziyetçi sosyal medya paradigması üzerine kuruludur. Belirli topluluk normlarına göre oluşturulan yerel ağlar, daha geniş bir bütüne gevşek olarak bağlanır. Kullanıcılar kendi ilgi alanlarına veya topluluklarına uygun sunuculara katılabilir veya yeni sunucular oluşturabilirler. Bu sunucuların maliyetlerini yönetmek ve topluluk kurallarını oluşturmak gönüllüler tarafından yerine getirilebilir. Her bir sosyal ağ kendi kurallarını ve normlarını belirler. Daha geniş ağla etkileşime girip girmeyeceğine veya izole bir ağ olup olmayacağına ağın üyeleri karar verir. Örneğin, nazizme yakın duran Gab platformu 2019’da Mastodon’un protokolünü benimsediğinde, diğer sunucular Gab’le bağlarını kopardılar ve Gab’in içeriklerinin kullanıcılarına ulaşmasını engellediler. Gab örneğinin de gösterdiği gibi ademimerkeziyetçi sosyal ağlarda bir platform izole edilebilir ama yok edilemez (DiResta, 2025).

Yukarıdan aşağıya kontrol edilen merkezi platformların aksine ademimerkeziyetçi ağlardaki federal yapı, kullanıcıların daha fazla söz hakkına sahip olabileceği sunuculara olanak tanır. Mastodon ve Bluesky, veri barındırma ve içerik denetiminde farklı protokoller uygular. ActivityPub protokolüne dayalı Mastodon’da veri barındırma ve içerik denetimi kullanıcılara veya herhangi bir sağlayıcıya açıktır. Ancak iki işlev birbirinden ayrılamaz. Bu iki hizmet, tek bir pakette sunulur. Bluesky’da ise AT Protokolü kullanılır. Veri barındırma ve içerik denetimi ayrıştırılmıştır. Dolayısıyla veri depolama ve içerik denetimi için farklı sağlayıcılardan hizmet alınabilir (Huang, 2024). 

Bluesky hizmetlerinin çoğu şu anda Bluesky Social PBC adlı şirket tarafından sağlanıyor. Fakat Bluesky Social PBC iflas ederse veya kullanıcıların güvenini kaybederse, diğer sağlayıcılar aynı veri kümesini ve aynı protokolleri kullanarak eşdeğer bir hizmet sağlamak için devreye girebilir (Kleppmann vd., 2024). Bunun yanında, Bluesky’ın kullanımı Mastadon’a göre daha kolay. Twitter/X kullanıcıları, Bluesky arayüzünü hiç yadırgamayacaktır.

Bluesky’a geçmek ya da geçmemek

Başlıktaki soruyu iki bölüme ayırmak daha iyi. 

  1. Twitter/X’i bırakmalı mıyız? 
  2. Bluesky’a geçmeli miyiz?

Birinci soruya yanıtım kesinlikle evet. Merkezi sosyal ağların en kritik hizmeti içerik denetimidir. Twitter, X olmadan önce bunu öyle ya da böyle yapıyordu. Şimdi ise ifade özgürlüğü adına yalan haberlerin dolaşımına izin verilen bir platforma dönüştü. “Çamaşır suyu içmek otizmi tedavi eder” gibi saçmalıkları, komplo teorilerini ya da nefret söylemini ifade özgürlüğü kapsamında gören bir platformda daha fazla kalmak yarardan çok zarar getirecektir.

İkinci sorunun yanıtı ise Bluesky’dan ne beklediğimize bağlı. Yanıtımızı verirken aşağıdaki olanakları ve potansiyel sorunları dikkate almakta fayda var.

Birincisi, ademimerkeziyetçi sosyal ağlar yalan haberler karşısında daha başarılı olabilir. Yalan haberlerin yayılmasında şirketlerin iş modellerinin payı büyüktür. Kullanıcıların platformlarda geçirdikleri zamanı artırmayı hedeflemeyen algoritmaların yerini kullanıcıların daha fazla inisiyatif sahibi olduğu içerik denetim ve gösterim süreçlerine bırakabilir. Ama içerik denetimi merkezi platformların temel ürünüdür ve maliyeti yüksek bir iştir. Küçük kuruluşların ve bireylerin denetleme için yeterli kaynak ve kapasiteye sahip olmaması nedeniyle, hizmetlerin yeniden merkezileştirilerek birkaç büyük oyuncuda toplanması da olasıdır.

İkincisi, ademimerkeziyetçilik hakkında en çok tartışılan konulardan biri ademimerkeziyetçi ağların farklı görüşler arasındaki duvarları yükseltme ve yankı odalarına neden olma potansiyelidir. Böylece toplumsal kutuplaşmayı daha da artıracaklarından endişe ediliyor. İnsanların birbirlerinin ne tartıştığını veya neyi savunduğunu göremediği durumlarda kutuplaşma daha da artacak. Fakat mevcut durum çok farklı mı? Merkezi sosyal ağların algoritmaları insanları yankı odalarına hapsediyor. Aynı radyoyu dinleyen, aynı televizyonu izleyen ve aynı gazeteyi okuyan yurttaşların yerini merkezi sosyal ağların yankı odalarına hapsedilen kutuplaştırılmış sosyal medya kullanıcıları aldı. Sosyal medya şirketlerinin algoritmaları kutuplaşmayı artırıyor. Ama kutuplaştırıcı, insanları yankı odalarına hapseden dinamikler yaşamın içinde.

Üçüncüsü, ademimerkeziyetçi sosyal ağlar merkeziyetçi sosyal medya şirketlerinin eleştirisi üzerinde yükselir. Farklı içerik barındırma ve denetimi anlayışlarıyla, ifade özgürlüğü ve mahremiyet hakkında şirketlerin değil, yurttaşların çıkarlarını gözeten bir seçenek sağlarlar. İnternet servis sağlayıcıları üzerinden uygulanacak bir engele/sansüre karşı ise savunmasızdırlar. Fakat internet, yaşamdır. Okullar, işyerleri, meydanlar ne kadar özgürse internet de o kadar özgürdür. Okullar, işyerleri, meydanlar özgürleştikçe internet de özgürleşir.

Ayrıca Bluesky’ın henüz emekleme evresinde olduğunu da göz ardı etmemek gerekiyor. Şu an sadece Twitter’ın ilk günlerini çağrıştıran bir sosyal medya platformu olarak görülüyor. Ama kullanıcıların etkinliğine, platformun şeffaflığına ve veri taşınabilirliğine yaptığı vurguyla Bluesky, başka bir sosyal medya vadediyor. Bluesky Social PBC dışında veri barındırma ve içerik denetimi hizmeti verebilecek yeni oyuncular çıktığında ademimerkeziyetçi sosyal medya daha da somutlaşacaktır.

Kaynaklar

DiResta, R. (2025). The Great Social Media Diaspora, Noema, https://www.noemamag.com/the-great-decentralization/, son erişim 18 Nisan 2025

Huang, T. (2024). Decentralized social networks and the future of free speech online. Computer Law & Security Review, 55, 106059.

Kleppmann, M., Frazee, P., Gold, J., Graber, J., Holmgren, D., Ivy, D., … & Volpert, J. (2024, December). Bluesky and the at protocol: Usable decentralized social media. In Proceedings of the ACM Conext-2024 Workshop on the Decentralization of the Internet (pp. 1-7).

Bu Makaleyi Paylaşın