The Social Network

mm
125 Görüntüleme
9 Dk Okuma Süresi

Neal Stephenson’ın 1992’de yayımlanan romanı “Snow Crash”’te kullanıcıların dijital avatarlar olarak birbirleriyle etkileşime girdiği kalıcı bir sanal evreni tanımladığı “Metaverse” kavramı, dijital dünyayı değiştirecek gibi görünürken bu kavramla birlikte ”Facebook Inc” şirketi de adını değiştirerek ”Meta” adını almıştır.

Facebook’un kurucusu ve CEO’su Mark Zuckerberg, isim değişikliğinin üç boyutlu sanal paylaşım alanı olarak adlandırılan Metaverse’i inşa etme isteklerini yansıttığını kaydetti.

Metaverse, tüm sanal dünyaların, artırılmış gerçeklik ve Internet’in toplamı da dahil olmak üzere, neredeyse geliştirilmiş fiziksel gerçeklik ve fiziksel olarak kalıcı sanal alanın yakınsamasıyla oluşturulan kolektif ve paylaşılan sanal alan olarak tanımlanıyor.

Böylece ”Face Mash” olarak başlayan ”TheFacebook” olarak devam eden, ”Facebook” olarak yaygınlaşan ve dünyadaki iletişimi yeni boyutlara taşıyan şirket, sosyal medyada Facebook’un kaybetmeye başladığı ilgiyi Metaverse dünyasında yukarılara taşıma iddiasındadır.

Dijital dünyada bu değişimler olurken 2010’da çekilmiş olan ”The Social Network” filmiyle Facebook’un kuruluş hikayesini ve kurucular arasındaki ilişkileri yeniden anımsamak istedik.

Gösterime girdiği sene çok önemli bir ciro yapan David Fincher imzalı film en iyi uyarlama senaryo, en iyi film müziği ve en iyi film kurgusu alanlarında üç Oscar ile Altın Küre’de en iyi drama filmi ve yönetmen ödüllerine sahip olmuştur.

Filmin Yönetmeni David Fincher ”Dövüş Kulübü”, ”Benjamin Button’un Tuhaf Hikayesi” gibi filmlerde imzası olan, insan doğasının karanlık yüzünü çok başarılı bir şekilde ortaya koyan bir yönetmendir. Bu filme de aynı şekilde yaklaşmış ve en iyi film Oscar’ını kazanmaması şaşkınlıkla karşılanmıştır. Bu düşünce çoğunlukta olmasına rağmen filmi sıradan bulan, araya sokulan bazı sahnelerin gereksiz olduğu konusunda çok sayıda yorum da yapılmıştır.

Filmin senaristi Aaron Sorkin, Ben Mezrich’in “Accidental Billionare” kitabını görüp, birkaç sayfasını okuyup filmin senaryosunu yazmayı kabul etti. Ancak o sırada Mezrich kitabı henüz bitirmemiş olmasına rağmen yayımcısı onu satmaya başlamıştı. Sorkin kitap bittiğinde ve okuyabildiği zaman senaryonun %80’ini yazmış olduğunu söylüyor. Senaryo yazımı sırasında zaman zaman Mezrich ile bir araya gelip araştırma notlarını karşılaştırdıklarını da belirtiyor.

Film gösterime girdiğinde en çok tartışılan konulardan biri filmin gerçekliği ne ölçüde yansıttığı olmuştur. Sorkin, hikayenin Hollywood klişelerine uyarlandığı ve dramatize edildiğini kabul etmiş, ve amacının doğruları anlatmak değil, iyi bir hikaye anlatıcılığı olduğunu söylemiştir.

Film müzikleri Renzor ve Ross tarafından hazırlanmış, müzikler, izleyiciler ve film endüstrisi tarafından çok beğenilmiştir ve Oscar, Altın Küre ile çok sayıda ödül ile hak ettikleri değer verilmiştir.

Jesse Eisenberg, Mark Zuckerberg’i anlandırırken biraz asosyal, etrafını küçümseyen, kadınlarla ilişkisi sancılı olan ve kimi yerlerde ”Asperger Sendromu”na sahip görüntüsüyle olumsuz bir Zuckerberg kimliği çizmiş olsa bile bunun gerçekliği tartışmalıdır. Ancak oyunculuğu büyük övgü almıştır. Bu arada Jesse’nin halen bir Facebook hesabı bulunmamaktadır 😊

Andrew Garfield bu film çevrilirken henüz yeteri kadar meşhur değildi ve ”SpiderMan” rolünü oynamamıştı. Ancak Fincher onun oyunculuğunu beğeniyordu ve daha sempatik, idealist genç işadamı Eduardo Saverin rolü için onu uygun gördü.

Filmin ikizleri olan Cameron ve Tyler Winklevoss’u canlandıracak ikizleri bulmak cast ekibinin büyük sorunlarından biriydi. Kürekçi vücut yapısına sahip, uzun boylu ikiz bulunamadığı için Armie Hammer tek başına ikizleri oynadı. Ancak ikizlerin aynı anda bulundukları sahneler için Josh Pence yardımcı oldu ve Hammer’ın yüzü dijital olarak Pence’in yüzüne yerleştirildi.

İkizlerle birlikte Harvard’da bir ekip oluşturan Divya Narendra rolünü Max Minghella oynamıştır. Max’i ”Handmaid’s Tale” dizisindeki Nick rolüyle tanıyoruz. (İzlemeyenlere öneririm.)

Justin Timberlake’i 2000’lerin hemen başında bir müzik sitesi (Napster) kurarak çok popüler olan Sean Parker rolünde izliyoruz. Aynı zamanda N*Sync grubunun bir üyesi olan Timberlake, bir N*Sync şarkısı ile film müziklerinde de yerini almıştır.

Bill Gates’in ortaya çıkması “Sosyal Ağ” hikayesi için hayati öneme sahip değildi ancak milyarder Gates yine de filmdeki bir karakter. Rolü oynamak için profesyonel bir Bill Gates benzeri tuttular (Steve Sires). Ancak, buradaki anahtar kelime “benzer”dir. Aslında Gates gibi görünmenin ötesinde iyi oynayamadığı, bu yüzden başka bir oyuncunun onun sesine dublaj yaptığı belirtilmektedir.

Zuckerberg’in Harvard öğrencisi olması ve Facebook hikayesinin orada başlaması nedeniyle filmde okulun önemi büyük. Ancak üniversite, 1970’lerdeki meşhur “Love Story” filminin çekimi sırasında okul ağaçlarının tahrip edilmesi nedeniyle hiçbir film çekimine izin verilmeyeceğini açıkladığından, Boston’daki Wheelock College, Harvard’a benzetilerek çekimler gerçekleştirilmiştir.

Filmde önemli role sahip olan Winklevoss ikizleri Harvard kürek takımındaydı ve Fincher kürek çekmenin estetiğinden filmde yararlanmaya karar verdi. Kürekçi figüran ihtiyacı Boston bölgesindeki okullardan yeni üniversite mezunu kürekçi gençler arasından karşılandı. Ancak tekne yarışı sahnelerinin Ingiltere’de gerçekleştirilmesi nedeniyle kadroya alınan figüranlardan çoğu filmde yer alamadı.

Zuckerberg film çekimi sırasında filmi izlemeyeceğini bildirmesine rağmen, film vizyona girdiğinde iş arkadaşlarıyla birlikte izlemiş ancak sonrasında yorum yapmamıştır.

Filmde Zuckerberg bir noktada Appletini (Apple Martini) içiyor. Gerçek Zuckerberg’in filmi izlemeden önce Appletini’yi hiç duymadığı düşünülüyor. Sorkin muhtemelen bunu komik bir referans olarak kullanmıştır. Filmi izledikten sonra Zuckerberg’in bir Appletini denediği, oldukça beğendiği ve belki de şaka yollu olarak Appletini’yi Facebook’un resmi içeceği olarak adlandırdığı söylenmektedir.

Eh bu kadar film arkasından söz ettikten sonra gelelim filme….

Filmin hikayesi aslında Google’da bulunabilecek, şirketin kuruluş ve büyüme hikayesi ile bu süreçte hisselerin el değiştirmesi sırasındaki mahkeme/uzlaşma sürecini anlatıyor. Bu nedenle sunumu pek heyecanlı olmayacaktır 😊

Mark’ın Boston Üniversitesi’nde okuyan Erica adında bir kız arkadaşı vardır ve Erica’yı Harvardlı olmadığı için küçümseyen konuşmaları sonucunda Erica onu terk eder. Harvard’ın Kirkland House yurduna dönen Mark o öfkeyle hem içer hem blog’una Erica hakkında aşağılayıcı ifadelerle yazmaya başlar hem de diğer okullardaki kız öğrencilerin fotoğraflarını elde etmek için siteleri hack etmeye başlar. İlk başta niyeti hayvanlarla kızları karşılaştırmaktır ama sonra kızları kendi aralarında karşılaştıracak bir oyun kurgulamaya girişir. Algoritmada desteğini arkadaşı Eduardo verecektir.

”Facemash” adını verdiği bu uygulama önce Eduardo’nun üye olmaya çalıştığı Harvard’ın seçkin kulübü Phoenix üyelerine mail ile gönderilir, sonra bir çılgınlığa dönüşerek çok sayıda hit alır ve Harvard’ın ağı kilitlenir. (Bu işlemler sırasında Perl kullanılmış. )

Bu çalışma okulda herkes tarafından konuşulur olmuştur ve ”Harvard Connection” adı altında Harvard içinde bir sosyal ağ kurmaya çalışan Winklevoss kardeşler ve Diyva’nın dikkatini çeker.

Ekip projelerini Mark’a anlatarak destek isterler.

Mark onları oyalarken ”TheFacebook” yola çıkmıştır bile. Önce Harvard’da sonra Boston, Columbia, Stanford üniversiteleri ve daha sonra nicelerine yayılarak koca bir network oluşturulur. “Harvard Connection” ekibi sürecin başından itibaren fikirlerinn Zucenberg tarafından çalındığını iddia etmiştir.

Bu arada Garfield finansör olarak çalışmayı desteklemektedir. ”TheFacebook” ikisinin ürünü olarak gözükmektedir. Zuckerberg, Dustin Moskovitz, Andrew McCollum ve Chris Hughes’u kadroya alarak yazılım sürecini hızlandırmıştır. ”TheFacebook” uzunca bir süre Kirkland yurt odasından yürütülmüştür. Ancak Zuckerberg de Bill Gates’in izinden giderek okulu bırakarak ”Napster”’ın kurucusu Sean’ın önerisiyle Silikon Vadisi’ne gelecektir. Yine onun önerisiyle ürün adı ”Facebook” olarak değiştirilecek, Eduardo’nun %35 civarındaki hissesi %0.03’lere düşürülecektir.

Bundan sonrası bir hukuk savaşı… Detaylarını filmi izlerken bulacaksınız.

Sonuçta Eduardo’nun Facebook kurucu ortağı olarak tescillendiği belirtilmekle birlikte kendisine ne kadar hisse verilerek uzlaşma sağlandığı bilinmemektedir. Eduardo’nun bugün Singapur’da yaşadığı ve melek yatırımcı olarak yeni yatırımlar yaptığı bilinmektedir.

Projelerinin çalındığını iddia eden Winklevoss kardeşlerin de Facebook’tan on milyonlarca dolar tazminat aldığı ve yatırımcı olarak yaşamlarını sürdürdüğü söyleniyor.

Filme sinematografik açıdan bakacak olursak amatör bir izleyici olarak çok özel bulmadığımı ama çekimin sürükleyici olduğunu söyleyebilirim.

Filmi henüz izlememiş olanlar filmi sosyal platformlarda bulabilir.

İyi seyirler…

Bu Makaleyi Paylaşın