Türkiye’de Mühendislik Eğitiminin Sorunları ve Çözümleri

Bilge Başdemir Bilge Başdemir 17 Görüntüleme
8 Dk Okundu

6912628471_509677fdd5_bMühendis kimdir? Bana göre mühendis araştırmacı, yenilikçi, özgün, bilgili, analiz edebilen, yaratıcı,  değişiklikleri takip edebilen, yeni çözümler üretebilen, mevcut çözümlere kendi yorumlarını katarak sorunları gidermeye ya da azaltmaya çalışan kişidir. Mühendis; eğitimi sırasında edindiği teknik bilgiyi, tecrübeyi gerçek hayatta somut verilerin, zamanın ve maddi kaynakların da desteği ile dışarı aktarabilen, aktarmaya çalışan kimse demektir.

Her geçen gün Türkiye de birçok devlet ve vakıf üniversitesinde mühendislik bölümleri ve bunlara bağlı olarak alt bölümler açılmaktadır. Peki, bu üniversitelerde verilen eğitim ne kadar yeterli, nasıl bir eğitim sistemi olmalı, mevcut eğitim sistemin eksiklikleri, problemleri ve gelişmeye açık yönleri nelerdir? Bu üniversitelerden mezun olan bireyler gerçekten mühendis sıfatı ile mezun olabilme şansını yakılabiliyor mu? Yurtdışındaki mühendislik kalitesine ulaşabilmemiz için kaliteli, bilgili, yaratıcı mühendisler yetiştirebilmemiz için mühendislik eğitim sistemimizde değişiklik ve düzenlemeler yapmamız gerektiğini düşünüyorum.

Mühendislik Eğitimindeki Sorunlar ve Çözümleri

Mühendislik eğitimi Türkiye ve Yurtdışında değişik programlar ile farklı kredilerde verilmektedir. Bu değişiklik zaman, kaynak ve teknoloji ile bağlantılı, ders içeriklerine göre değişkenlik gösterilmektedir. Öncelikli olarak bir eğitmen öğrenciye doğru bilgi ye nasıl ulaşabileceğini öğretmelidir. Bu şekilde öğrenciler örtük bilgileri ile edindikleri bilgilerini harmanlayarak yaratıcı olabilmeyi yavaş yavaş öğreneceklerdir.

Bir mühendis adayı kaynak araştırmasını iyi yapabilmelidir ki kaynaklar arasında analiz yaparak karşılaştırma, farklı çözüm yolları görerek kendine ait bir yöntem geliştirebilme yönünü kendine verebilsin. Bence bu Türkiye deki mühendislik eğitimlerinde süregelen sorunlardan biridir. Bir öğrenci hayatında ilk defa gördüğü yeni konularla karşı karşıya geliyor, ancak bunu nereden nasıl temin ederek öğrenebileceğini bilmeden gelişigüzel bir şekilde, öğrendiğini sanarak eğitim hayatında ki eksiliğin farkına bile varmadan yoluna devam ediyor. Bu da sadece derslerini tamamlayarak mezun olmuş mühendislerin sektöre atılmalarına sebep oluyor. Bu sebepten ötürü kaynak araştırmasını doğru yapabilen, doğru bilgiye ulaşmasını bilen mühendisler yetiştirilmesi gerekir.

Bir başka sorun ise mühendislik derslerinde dersliklerin fazla sayıda olması öğrenciler açısından dezavantaj olmaktadır. Ülkemizde bulunan mühendislik fakültelerindeki kontenjan fazlalığının buna etkisi çoktur. Bu yüzden öğrenci de konsantre bozukluğu, ilgisizlik, kalabalıktan şikayet ettiği için dikkat dağılmaları olmaktadır. Bunun için mühendislikte derslik sayıları mümkün olduğunca aza indirgenmelidir. Kalabalık bir sınıfta ne öğretim görevlisi verimli ders anlatabilir ne de öğrenci bir verim alabilir.

Üniversiteler de yeterince öğretim görevlisi bulunmadığını düşünüyorum, bu hem devlet hem de vakıf üniversiteleri için geçerli. Bir dersi bir akademisyen 50-60 kişiye anlatıyor. Son yıllarda ÖYP sistemi ile bu sorunu birebir çözmeye yönelik olmasa da akademisyen alımları başladı. Ancak bu alımlar sorun çözmeye yönelik olmamaktadır. Aynı şekilde sınıflarda ki yoğunluk devam etmektedir. Akademisyen yetiştirilme yeniden gözden geçirilmeli bunun için gerekli gereken teşvik, düzenleme yapılmalıdır.

Mühendislik eğitimindeki mevcut sorunlardan bir diğeri ise öğrencilerin dersleri tamamlayabilmeleri için geçerli not olan bir baraj belirlenmektedir, bu da öğrencinin bilgisini sınırlamak demektir. Eğitimde sınırlamalar belirlemek yerine öğrenciyi yaratıcı, bilgiyi doğru şekilde alan bireyler olarak hazırlamak gerekir. Birçok ülkede öğrencileri teşvik edebilmek adına öğrencilerin arasında rekabet ortamı yaratılmaktadır, buda öğrenciyi hırslandırmaktadır, bu şekilde bir notlandırma sistemi daha mantıklı ve öğrencinin gelişimine katkı sağlayacak nitelikte olacaktır.

Türkiye de mühendislik eğitim dili genellikle Türkçedir. Yabancı dil eğitim veren üniversiteler ise öğrencilere yeterince yabancı dili kavratamamakta ve aktaramamaktadır, bu da öğrencinin doğru bilgi ve kaynaklara ulaşabilmesinde büyük sıkıntı yaratmaktadır. Herhangi bir literatür taraması yaparken ülkemizde Türkçe literatür azlığından dolayı araştırdığı konu ile ilgili İngilizce literatür bulmakta, dil yetersizliğinden dolayı da edindiği kaynaktan bilgiyi doğru bir şekilde alamamaktadır. Bunun için ya öğrenci bölüme geçmeden önce iyi bir dil eğitiminden geçirilmeli ya da mevcut Türkçe kaynaklar arttırılmalıdır. Yeni neslimizi diğer ülkelerle aynı çıtada görebilmek için yabancı dil desteği vermeli onlara bunun önemini aşılamalıyız.

Aynı zamanda mühendislik eğitiminde literatür eksikliğinin yanı sıra Türkçe kitap bulma sıkıntısı da vardır. Bunun için her yüksek lisans ve doktora tezleri Türkçe olarak öğrencilerle paylaşılabilir ve mevcut İngilizce kitap, makale, dergiler ’in Türkçe ’ye çevirisi yapılır ise bu sıkıntı giderilebilir. Başka bir sorun ise: derslerin yeterince uygulama içermemesidir (yurtdışı ile kıyaslama yapıldığında).Öğrenciler ezbere dayalı lise öğreniminden sıyrılmalı gerçeğe dayalı uygulamaları çoğunlukta olan bir üniversite eğitimi almalıdır.

Üniversitelerde mühendislik bölümleri laboratuvarlarında yeterli bir şekilde öğrencilerin ARGE çalışması ve test aşamalarını yapabilecekleri malzeme yoktur. Bunun için devlet ve vakıf üniversitelerinin sermayeleri takip edilmeli ve ihtiyaç doğrultusunda gerekli ekleme çıkarma kontrolleri gerekli mercilerce yapılmalıdır. Her üniversiteye ait bir ARGE bölümü oluşturulmalıdır. Bu şekilde daha bilgili, araştırmacı ve üniversiteler arası ARGE ‘lerin bilgi paylaşımı ile öğrencilerin daha istekli olduğu görülecektir. Mühendis adayı hem eğitim hayatındaki iş yaşamına daha verimli hazırlanmış olur hem de ürün geliştirmeye çalışarak ezbere dayalı eğitimden sıyrılmış olur. Bu şekilde endüstriyel sektör ile de dayanışma ve bağlantı yapılarak ortak çalışmalar sürdürülebilir. Bir mühendis adayı ürün geliştirerek ya da ürün geliştirmeye yönelik çalışmaların herhangi bir evresinde yer alarak daha verimli, daha üretken, daha yaratıcı ve daha hevesli olacaktır.

Mühendislik eğitimi için yüksek lisans eğitimi verimsiz bir şekilde sürdürülmektedir. Yüksek lisans programlarında bulunan mühendisler çalışma hayatında da yer aldıkları için iyi verim alabildiklerini düşünmüyorum. Bunun için mühendislik yüksek lisans programları hafta sonu dersleri eklenebilir ya da bazı derslerin online olarak verilmesi gibi iyileştirmeler yapılabilir. Mühendislik adı altında ürün geliştirmesi ve yeni ürün piyasa sürülmesi yapılırken ülke endüstrisinin eksiklikleri tespit edilmeli ve ihtiyaçlara göre yeni ürün pazarına gidilmelidir. Mühendislik fakültelerinde açılan alt bölümlerin gereksinime yönelik açılıp bu gereksinimler doğrultusunda kontenjanlar verilmesi daha doğru olacaktır.

Çözüm Önerileri ve Yeni Yaklaşımları

Türkiye ‘de mühendislik eğitiminin kalitesini arttırmak için yapılması gerekenleri şu şekilde özetleyebiliriz:

1. Bölümler gerekli alt yapı kurulmadan açılmamalıdır. Bina, derslik, laboratuvar, öğretim üyesi, makina teçhizat, kütüphane, internet olanakları gibi sıralanabilecek alt yapı sorunları çözülmelidir.

2. Öğretim üyeliği cazip hale getirilmeli, öğretim üyesi açığını gidermek için programlar geliştirilmeli, var olan programlar desteklenmelidir.

3. Yüksek lisans ve doktora programları evrensel bilime katkıda bulunmanın yanı sıra, ülkenin ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde düzenlenmelidir.

4. Gelişen teknoloji ve ihtiyaçlara göre eğitim programları yenilenmeli, yeni açılımlar ve deneyimler paylaşılmalıdır. Ders programları dinamik ve interaktif hale getirilmelidir.

5. Öğretimin temel öğesi olan öğrencilerin eğitimle ilgili sorunlarının çözümü için, içten ve doğrudan çaba harcanmalıdır.

6. Mühendislik eğitimi için ulusal akreditasyon çabaları ve bu kapsamda “Mühendislik Değerlendirme Kurulu” (MÜDEK) çalışmaları desteklenmelidir.

7. Üniversiteler eğitim-öğretim yapan kurumlar olmanın yanı sıra, bilim ve teknoloji alanlarında yaratıcı ve üretken olmaya teşvik edilmelidir. Araştırmacı yanı güçlü, ülkenin teknolojik ihtiyaçlarına yanıt verecek mühendisler yetiştirilmelidir.

8. Öğrencilere, yaşam boyu öğrenmenin gerekli olduğu bilinci ve bunu gerçekleştirebilme becerisi kazandırılmalıdır.

9. Mesleki deneyimlerin derlenmesi, aktarılması ve paylaşılması ve yeni gelişmelerin izlenmesi, mühendislik mesleği açısından çok önemlidir. Bu amaçla, sürekli meslek içi eğitim merkezleri kurulmalı ve desteklenmelidir.

10. İletişim ve bilişim teknolojilerindeki hızlı gelişmeler, bilgi üretimi ve bilginin dolaşımı gibi etkenler, uzaktan öğretim, e-öğrenme gibi yeni modelleri gündeme getirmekte ve eğitime ek olanaklar sunmaktadır. Bu teknolojilerin kullanımı yaygınlaştırılmalıdır.

11. Zayıf olan üniversite sanayi işbirliğini geliştirme olanakları aranmalı ve yeni işbirliği modelleri geliştirilmelidir.

ETİKETLENDİ:
Bu Makaleyi Paylaşın