Yazılım Geliştiriciler Neden “Temel Gelir”i Savunmalıdır?

Emrah Irzık
44 Görüntüleme
6 Dk Okuma Süresi

Yazılım geliştiriciler, teknolojik otomasyon kaynaklı işsizliğin yapısal bir olgu haline gelmeye başladığı günümüz kapitalizminde istihdam olanakları açısından gelecekleri en parlak görünen çalışanlar olabilir. Örneğin 2012 yılı verilerine göre ABD’de bir milyon programcı çalışıyor, ekonomik büyümenin %4’ü ancak bulduğu (üstelik kısmen “istihdamsız bir büyüme”den şikayet edilmektedir) bu yılda programcı istihdamı %20 gibi bir hızla artarak nefesleri kesiyordu. Dünyadaki bir çok iş ve mesleğin, yerlerini dijital verileri yazılımlar ile işleyerek çalışan makinelere bırakmakta olduğu gözlemleniyor veya yakın zamanda bırakacağı bekleniyor. İstihdam daralması ile karşı karşıya olan çok sayıdaki sektördeki bu eğilim ile altın çağını yaşayan bilişim sektörünün gelişmesi arasındaki nedensel ilişkiyi fark etmek zor değil. Bazı Silikon Vadisi vizyonerleri/girişimcileri bile bu tespiti yapabilmiş, söz konusu fenomeni “Yazılım dünyayı yutuyor” şeklinde ifade etmişlerdir.

Sınıfsal konumları, merkez ülkelerdeki büyük yazılım şirketlerinde bir emek aristokrasisi teşkil edenlerden, çevre ülkelerde ortalama ücretliden az hallice beyaz yakalılara, modern bir küçük burjuvazi ile prekarya durumu arasında gidip gelebilen “freelancer” çalışanlarına, part-time veya boş zaman hobicilerinden bir kimlik ve duruşun ifadesi olarak yazılım üreten hackerlara kadar çeşitlilik gösteren bu “istihdam yokediciler”den bir tanesi, kapitalizm altında kendi konumuna dair duygu ve düşüncelerini kişisel blogunda şöyle paylaşıyor: “Biz (programcılar) bir düzeyde banal ve tekrarlayan işleri otomatize ediyor ve yerlerine yazılım kodlarını geçiriyoruz. İdeal bir dünyada, bize çalışan kitleleri sıkıcı rutinlerinden kurtarıp daha ulvi amaçlara yönelmelerini sağlayan kahramanlar olarak bakılırdı… fakat bir gelire ihtiyaç duymak meselesi var. (…) Temel geliri bu noktada savunuyorum, sevgili okuyucu. Her geçen sene toplumsal olarak gerekli emeğin miktarı azaldığına göre sağduyu bunu gerektirir. (…) Ben bir istihdam yokedicisiyim ve yaptığım işi seviyorum. Rasyonel bir ekonomimiz olsaydı, yaptığım işin nihai etkisi hakkında karmaşık duygulara sahip olmaktan kurtulabilirdim”.

Çalışıp çalışmadıklarından ve ihtiyaç durumlarından bağımsız olarak her bireye toplumca (bu küresel bir kurum, devlet veya yerel bir yönetim aracılığıyla olabilir) düzenli, alçak gönüllü miktarda bir nakit ödeme yapılması anlamına gelen (evrensel) temel gelir fikrinin çeşitli gerekçe ve amaçları içinde en acil ve hayati olanı, teknolojik işsizlik sorununa bir çözüm ortaya koymaktır. İşsizlik maaşının aksine kalıcı ve evrensel, mevcut sosyal yardımların aksine ihtiyaç testi yapılmaksızın ve nakdi olmasıyla ayrılan bir sosyal politika olarak temel gelirin net ekonomik etkisinin kapitalistlerin aleyhine, iş sahibi emekçiler için genel olarak nötr ile olumlu arası, işsizler için ise dramatik şekilde olumlu olması beklenebilir. Temel gelir, tüm ücretli çalışanlara güvence sağlayarak emek piyasasında pazarlık güçlerini arttırmak, teknolojik ilerlemenin doğal bir sonucu olarak yapısal ve kalıcı işsizlik mağduru haline gelen artan sayıda nüfusa ise herhangi bir toplumsal aşağılanmaya maruz kalmadan geçim garantisi sunmak amacını taşır. Eğer yazılım geliştiricilerin üretimi kapitalizm nedeniyle çalışan sınıfın geri kalanı üzerinde negatif bir basınç oluşturuyorsa, ki öyle gözüküyor, temel gelirden yana çıkmak bilinçli ve ilerici yazılım geliştiricilerinin boynunun borcu gibi duruyor.

Fakat yazılım geliştiricilerin temel geliri savunması için zıt yönden iyi bir neden daha var: Yazılım geliştiricilerinin diğer emekçiler ve genel olarak kamu yararı ile olan ilişkilerini yeniden tanımlayan, yazılım geliştirme kültürünün bağrından çıkmış çok önemli bir devrimci pratik olan özgür yazılım (ve tüm açık lisanslı veri, kültür ve içerik üretimi) hareketi. Yazılım, özgür yazılım anlayışına uygun olarak, bir meta yerine bir kamu malı olarak üretildiğinde, yazılım geliştiricinin emeğinin karşılığı da lisans satışı yoluyla verilemez olur. Özgür yazılım ekonomisinde komünal, ek ticari hizmetler satışına dayanan ticari, devlet destekli, kullanıcı bağışlarına dayalı çok çeşitli karşılıklılık ilişkileri işlemektedir. Hepsinin çeşitli artı ve eksileri olan bu mekanizmaların işler veya verimli olmadığı veya tercih edilmediği durumlarda ise, özgür yazılım geliştiricisi gelir sıkıntısı ile karşılaşabilmektedir. Bir tür temel gelirin hayata geçirilmesi, bu sıkıntının giderilmesi konusunda da çok önemli bir rol oynayabilir, bugün özgür yazılıma sempati duyan fakat gelir kaygısı nedeniyle mülki yazılım geliştiren bazı programcıların, özgür yazılım üretmelerine zemin sağlayabilir. İşte bu potansiyel nedeniyle de özellikle özgür yazılımın erdemlerini bilen yazılım geliştiricileri için temel gelir biçilmiş kaftan gibidir.

Burada kısaca sunulduğu gibi, temel gelir, hem yazılım geliştiricileri toplum karşısında bir miktar mahcup bir konumda bırakan otomasyonu geliştirmelerindeki rolleri (şüphesiz esas sorumlu kapitalist düzen olmakla birlikte), hem de özgür yazılım geliştiricilerinin ürettiği kamu malı yazılımların bazı durumlarda toplumca karşılıksız şekilde faydalanılmasından doğan ters yöndeki mahcubiyeti bir kalemde çözebilecek, basit ve etkin bir sosyal politika olma vaadi taşıyor. Bugünlerde dünyanın çeşitli bölgelerinde fikir düzeyinde giderek artan bir politik ilgi gören, kısmi ve pilot uygulamalar ile denenmekte olan temel gelirin gittikçe daha çok gündeme geleceğini tahmin ediyorum. Yazılım başta olmak üzere dijital üretimin ekonomideki rolünün de sürekli olarak artacağı açık. Özgür yazılım hareketi ile dijital üretimde meta ilişkilerinin yerine açık paylaşımı ve müşterek üretimi koyarak dijital bir bolluk ekonomisinin tesisinde öncü bir rol oynamış programcılar, temel gelir gibi benzer bir bolluk toplumu uygulamasının hayata geçirilmesinin politik savunusunda da neden öncü bir rol oynamasın?

Emrah Irzık (Sosyolog)

Bu Makaleyi Paylaşın