Türkiye Cumhuriyeti’nde bir darbe sonrasında hazırlanmış ve sıkıyönetim koşullarında %91 oyla kabul edilmiş 1982 Anayasası’ndan kurtulmak için bugüne kadar tam 17 sefer değişiklik yapıldı. Artık bir Theseus’un Gemisi tartışmasına gelinebilecek noktada, “darbe anayasına” karşı 18. değişiklik önerisi 16 Nisan 2017 tarihinde oylamaya sunulacak.
Bu değişiklik teklifi diğerlerinden daha farklı ve daha kapsamlı tabii; doğrudan ülkenin yönetim biçimini değiştirmeye yönelik bir paket oylanacak. Paketin içeriği, karar TBMM’den geçtiğinden itibaren yoğun tartışmalara konu oldu. Bu tartışmalar ve bilgilendirme ne kadar yeterli işin bir boyutu, biz ise bu yazıda biraz da usule odaklanacağız.
Anayasa ve Türkiye’de Anayasalar
Bir ülkenin anayasası o ülkede insanların hangi temel kurallar çerçevesinde bir arada yaşayacağını, devleti nasıl örgütleyeceklerini tanımlayan temel metindir. Bir çeşit “End User Licence Agremeent” (Son Kullanıcı Lisans Sözleşmesi) diyebiliriz. Yani öncelikle geniş bir toplumsal uzlaşıyı gerektirir.
Bu topraklarda anayasa metinlerinin temeli ise 209 yıl önceye, yani 1808 tarihli Sened-i İttifak’a dayanır. Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte 1924, 1961 ve 1982 yıllarında üç farklı anayasa yürürlüğe girmiş, her biri muhtelif sayıda değişikliğe uğramış ve gerektiğinde halk oylamasına sunulmuştur.
Anayasa Hazırlama Süreci ve İzlanda Deneyimi
Tüm toplumu ilgilendiren temel bir metnin hazırlanma süreci de, içeriği gibi tartışma konusudur. Genellikle uzman hukukçularca hazırlanan, siyasi temsilcilerce tartışılan ve halk tarafından oylanan anayasa değişikliği sürecine dair radikal bir yaklaşım 2011 yılında İzlanda’dan geldi.
İzlanda, yaşadığı ekonomik kriz sonrasında 1944’ten beri kullandıkları anayasayı değiştirmek üzere bir çalışma başlattı. Önce değişiklik sürecini yürütmek üzere 25 kişiden oluşan bir Anayasal Konsey seçildi. 30 destek dilekçesi aday olmak için yeterli koşul sayılarak seçimler gerçekleştirildi ve çiftçiden gazeteciye, öğrenciden tiyatrocuya farklı mesleklerden 25 kişi Konseyde yer aldı. Konsey tüm çalışmalarını İnternet üzerinden paylaştı. Toplantı kayıtları Youtube‘a eklendi, Facebook, Twitter, Flickr gibi sosyal medya araçları aktif olarak kullanılarak 16 bin öneri toplandı.
Bu önerilerin sonucunda 15 taslak oluşturuldu ve taslaklardan biri, 25 Konsey üyesinin oy birliği ile kabul edildi. Taslak 6 soru halinde, bağlayıcı olmayan bir referandumla halka soruldu ve %67 ile kabul gördü.
Bu sıra dışı deneyim, ne yazık ki parlamentoda muhafazakâr partilerin müdahalesi ile kesintiye uğradı ve yeni anayasa uygulamaya alınmadan rafa kaldırıldı. Yine de İzlanda dünyadaki izleyicilerine yakın gelecekten bir sahne sunmuş oldu.
Dijital Çağ ve Anayasa Tartışmaları
İzlanda toplumun geniş katılımını hedefleyen bir anayasa hazırlama sürecini, güncel teknolojiler yardımıyla hayata geçirmeyi denedi ama teknoloji ve anayasa tartışmaları bununla sınırlı değil; ABD’de Anayasa’nın yeni teknolojiler ve yarattığı sorunlar açısından ne kadar yeterli olduğu üzerine tartışmalar yürütülüyor. Anayasa 3.0 isimli kitap, “özgürlükler ve teknolojik değişim” alt başlığı ile bu tartışmaları konu edinen çalışmalardan biri. Anayasa Hazırlama Teknolojileri temalı etkinliklerde de çağımızda Anayasa hazırlarken hangi teknolojik imkânların nasıl kullanılabileceği değerlendiriliyor, sonuçları raporlaştırılıyor.
Türkiye’de Anayasa Hazırlamak
Bizim yalnız ve güzel ülkemizde ise bütün bunların çok uzağında, 100 yıllık parantezi kapatmak temalı, gücün tek elde toplanmasına karşı gelişen anayasa yazım tarihini, tersine çeviren bir değişiklik tartışması kapalı kapılar ardında yürütülüyor. Şapkadan çıkıveren değişiklik metni, gece yarısı oturumlarıyla televizyondan bile yayınlanmadan TBMM’den geçirilerek halkın önüne konuyor. Dünyanın geri kalanına baktığımızda, sadece bu sürecin kendisi bile kocaman bir Hayırı hak ediyor.
Nihayetinde, anayasaların toplumsal sınıflar arasındaki mücadelenin bir sonucu olarak oluştuğunu biliyoruz. Bir ülkenin anayasasında “demokratik, laik, hukuk devleti” olarak tanımlanmasının, o ülkeyi “demokratik, laik, hukuk devleti” yapmadığını da… Yazdıklarıyla hayatı değiştirenler -hem gerçek hem mecazi anlamda- sadece yazılımcılar sanırım.
Yine de usul ve esas arasındaki ilişkiyi gözden kaçırmadan, yeni teknolojilerle hayata geçirilebilecek doğrudan demokrasi uygulamalarını aramaya, denemeye, geliştirmeye devam etmek gerekiyor.
Oktay Dursun
Kaynakça ve Referanslar
1 – Anayasa Konseyinin Web Sitesi : Stjornlagarad
2 – Wikipedia : Icelandic constitutional reform
3 – İzlanda: Eylem Halindeki Doğrudan Demokrasi – Thorvaldur Gylfason
4 – İzlanda Mutfak Devrimi’nde sosyal medya ve Wiki-Anayasa – Önder Özdemir