Geçtiğimiz yıl yasa ve yönetmelik değişikliğiyle gündeme gelen Zorunlu Bireysel Emeklilik Sistemi, 1 Ocak 2017 itibarıyla yürürlüğe girdi. Şimdilik binden fazla çalışanı olan şirketler için geçerli olan uygulamanın, azalan çalışan sayısı limitine göre kademeli geçişle ve nihayet 1 Ocak 2019’da beşten fazla çalışanı olan işyerlerinde geçerli olmasıyla 14 milyonun üzerinde ücretliyi kapsaması bekleniyor. Kamu personeli için ilk geçiş 1 Nisan 2017 iken, belediye ve KİT’lerin sisteme dâhil olması 1 Ocak 2018 tarihinde gerçekleşecek. Yasanın çıktığı 10 Ağustos 2016 tarihinden önce 45 yaşını doldurmuş olanlar kapsam dışında bırakılmış.
Sistem, bürüt maaştan en az %3, en çok 340 TL aylık kesinti öngörüyor. Devlet katkısı ilk iki ayın sonunda bir kereye özgü yatırılacak 1.000 TL ve kişiden kesilenin %25’i kadar her ay yapılıyor. Emeklilik şartı sağlandığındaysa çalışan, bir sigorta şirketiyle en az 10 yıllık, yıllık gelir sigortası sözleşmesi yapıp maaş almayı tercih ederse toplam birikimin üzerine %5 ek devlet katkısı veriliyor. Diğer iki seçenek olan toplu ödeme ya da programlı geri ödemede devlet ek katkı vermiyor.
Emeklilik şartı en az 120 ay prim ödemiş ve 56 yaşını tamamlamış olmak. Bu şart sağlanmadan çıkışlarda devlet katkısının tam olarak alınması mümkün olmazken şirketlerce ek yönetim gider kesintileri yapılması da öngörülüyor. Şimdilik bunları bir kenara bırakıp gerçekleşebilecek emeklilik senaryolarını inceleyelim.
Aşağıdaki tablo biri 45 yaşında sisteme dahil olmuş ve 10 yıl prim ödemiş, diğeri 25 yaşında başlayıp 65 yaşına kadar prim ödemiş iki çalışanın emeklilikte elde edecekleri birikimi gösteriyor.
Sistemin adı emeklilik ancak ömür boyu emekli maaşı talep edildiğinde tüm devlet katkılarına karşın, kırk yıl boyunca üst limitten bile ödeme yapılsa ancak şu anki asgari ücret kadar bir gelir elde ediliyor.
* Yıllık gelir sigortası hesabında Emeklilik Gözetim Merkezi’nin çevrimiçi analiz aracı kullanılmıştır.
Hesaplamalarda yapılacak %2 civarı fon işletim kesintilerini dikkate alınmadı. Ayrıca yasaya göre ilgili bakanın devlet katkısını yarı yarıya azaltma ya da arttırma hakkı da saklı. Yani maç başladıktan sonra kuralların değişmesi de mümkün.
İşsizlik Fonu’nun geçen Ağustos’ta Varlık Fonu’na devredildiği, emeklilik fonlarının Takasbank’ta saklandığı ancak doğrudan devlet garantisi altında olmadığı düşünüldüğünde; üstüne üstlük bu fonların 2006 Mortgage krizi, 2008 Lehman Brothers skandalıyla güvenilirlikleri tüm dünya tarafından ciddi şekilde sorgulanan uluslararası “bağımsız” denetleme şirketleri tarafından denetlendiği hesaba katıldığında uzun vadeli böylesi bir yatırımın vaat ettikleri konusunda şüpheye düşmemek de mümkün değil.
Sistemle ilgili emeklilikte “çalışan öder” prensibine geçiş, yani uzun vadede mevcut sosyal güvenlik sistemini tasfiye için bir adım olduğu, geçmişte uygulandığı ülkelerde sistemin çöktüğü, Anayasa’nın sözleşme serbestisi ve tasarruf hakkı ile ilgili maddelerine aykırı olduğu yönünde eleştiriler de var.
Neyse ki, devletin deyişiyle “otomatik katılım” konusunda size bildirim yapıldıktan sonra ilk iki ay içinde cayma hakkı tanınmış. Yazılı olarak işverene ya da sigorta şirketine başvuru gerekiyor ancak çıkış oranlarındaki yükseklik sigorta şirketlerini kilitlemiş olacak ki, müşteri temsilcisine dahi bağlanmadan telefonla tuşlayarak sistemden çıkış olanağı sağlıyorlar. Kısa bir süre sonra hesabınıza tüm kesintiler eksiksiz şekilde yatıyor.
İki aylık cayma süresi kaçırılsa da, sistemden ne kadar geç çıkarsanız çeşitli adlarda yapılacak kesintilerin biriktiği gözden kaçırılmamalı. İki aydan sonra çıkışta, devletin verdiği 1.000 TL’lik katkının hesaba yatırıldığını ancak kesintisiz olarak en erken 56 yaşında alınacağını hesaba katmak gerekiyor.
Açıklamadığım ayrıntıları biraz araştırma yaparak bulmak mümkün ancak ilgili mevzuatta çok fazla sayıda değişiklik yapıldığı, hatta yönetmeliklerin sadece değişikliklerinin yayınlanıp son hallerinin bile üretilemediği görülüyor. Durum böyle olunca çelişkili haberlerin, bilgilendirmelerin sonu gelmiyor.
Son haberler bankacılık sektöründe çıkışların %55’i, geneldeyse %34’ü aştığı, durumun devlet ve sigorta şirketlerinde endişe yarattığı yönünde.
Yönetmeliğe göre cayma hakkını kullananlar bir ya da iki yıl sonunda tekrar sisteme otomatik olarak dahil edilebilecek ancak bahsettiğim anayasal güvenceler nedeniyle cayma hakkımız yine olacak. Kısacası sistem böyle, hep alışageldiğimiz gibi işliyor. Karar sizin.
Barış Özel