Kooperatif denilince birçoğumuzun aklına ilk olarak tarım ve inşaat sektörleri gelir. Bunda, toplumun büyük bir kesiminin (hatta tarım için tamamının), hayatları boyunca veya hayatlarının belirli dönemlerinde bu sektörlere dokunuyor olmasının etkisi büyüktür. Türkiye’de ve dünyada kooperatifçilikte en büyük paylara bu sektörler sahip olsa da; bankacılık, sigortacılık, sağlık, enerji ve konumuz olan bilişim sektörlerinde de oldukça hızlı ilerlemeler var.
Peki kooperatif nedir? Bildiğimiz limited veya anonim şirketlerin yapılarından farkı nedir?
Gerek ortaya çıkışlarının altında yatan sebepler gerekse çalışma tarzlarındaki farklılıklar nedeniyle, kooperatifi sadece bir şirket türü olarak değerlendirmemek gerekir. Kooperatif, içerisinde dayanışmayı, eşitliği ve şeffaflığı barındırır. Bu yapıda sermayenin küçük bir grupta toplanması yerine tabana yayılması esastır. Özel sektörle kıyaslandığında çalışma hayatında şu farkları ortaya koyar:
- Adil gelir paylaşımı
- Üreticiden direk tüketiciye daha uygun ve kaliteli ürün sunulması
- Eşit söz hakkı
- Çalışanlar arasında dikey hiyerarşi olmaması
- Yönetim Kurulu(YK) ve Denetleme Kurulu(DK) kooperatif ortakları tarafından demokratik olarak ve düzenli aralıklarla seçilir; bu işleyiş de kurul üyeliklerinde dönüşümlülüğü mümkün kılar.
- Çalışma saatleri ve koşulları doğrudan ortaklar tarafından belirlenebilir.
Özel sektörde veya kamuda çalışanlar için bunlar biraz ütopik görünebilir, ancak bunların sağlanmasını engelleyen faktörler ortadan kaldırıldığında olması gereken çalışma tarzına ulaşılabildiği görülür. Tıpkı kooperatiflerin yaptığı gibi.
Bilişim Kooperatifi
Diğer sektörlerde olduğu gibi bilişim sektöründe de kooperatifleşme kronikleşmiş sorunları ortadan kaldırmak ve daha güzel bir çalışma hayatını sağlamak amacıyla ortaya çıkmıştır. Bu sorunlar ve kaygılar biz bilişim çalışanlarının birçoğu için ortaktır. Bitiş saati belirsiz mesailer, mobbingler, performans sistemleri üzerinden yaratılan rekabetler, gelmeyen terfiler, işe pek yaramayan ödül sistemleri, düşük zamlar… Yarattığımız artı değerleri bilmeden yıl boyunca sabit bir ücretle yetiniriz. Birbirimizin maaşını gizlilik gereği öğrenemeyiz ve haksızlıklardan bihaber oluruz. Rekabet ortamından dolayı iş arkadaşlarımızla gerginlikler yaşar ve mutsuz oluruz. Yöneticilerimize düşündüklerimizi ve bildiklerimizi rahatça söyleyemeyiz. Seçenek sunulsa istemeyeceğimiz projelerde çalışıyoruz. Biraz deneyim kazandığımızda ve yaşımız ilerlediğinde, daha ucuza çalışacak genç çalışanın yerimize ne zaman geçeceğinin tedirginliğini yaşarız. Bilgisayarın başında o kadar vakit geçiririz ki, kendimize, ailemize, sosyal yaşantımıza hiç vakit ayıramadığımızı fark ettiğimizde çok geç kalmış oluruz.
Bu demek değildir ki, kooperatifler kendini kapitalist sistemden soyutlayarak tüm bu sorunları bir anda çözecek. Bu sorunlardan bazılarını yapısı gereği çözerken(şeffaflık, adil gelir paylaşımı, eşitlik) bazıları için de çözüm fırsatı sunar. Sorunları rahatça gündem yapıp, demokratik yöntemle veya -kolektifin yapısına göre- konsensüs usulü ile çözümler bulma konusunda ortam sağlar.
Dünyada bilişim kooperatiflerinin sayısı giderek artıyor. Boston’da Agaric, Arjantin’de Fiqus, İspanya’da Jamgo ve Kedu bunlardan sadece birkaç tanesi. Tam listesine şuradan erişebilirsiniz:
https://github.com/hng/tech-coops
Bunların bazıları resmiyette şirket olarak kurulmuş ancak zamanla democratic workplace olarak tanımladıkları çalışma tarzını yaratmışlar. Bazılarında çalışanlar tam zamanlı çalışırken, bazılarında kişiler freelance olarak yani proje bazlı çalışıyor(Harcadığı emeğin miktarına göre ücret karşılığını alıyor). Bu, kooperatiflerin sadece özel sektörden kaçmak isteyen çalışanlar için değil, freelance çalışanlar için de fırsatlar yarattığı anlamına geliyor.
Türkiye’de Bilişim Kooperatifçiliği
Türkiye’de en çok bilinen bilişim kooperatifi girişimi, geçtiğimiz aylarda sosyal medyada, çeşitli söyleşi ve röportajlarda adını duyuran Albatros Bilişim Kooperatif Girişimidir (ABKG). Şu an 9 kişilik mutfak ekibine sahip girişimin web sitesinde yer alan manifesto ve ilkeler bize kooperatifin ne olduğunu ve nereye gitmek istediklerini çok güzel bir şekilde anlatıyor. ABKG’nin başlıca ilkelerini şu şekilde sıralamış:
- Kooperatifleşme
- Dayanışma
- Yatay hiyerarşi
- Kolektif İşleyiş
- Konsensüs
- Merkeziyetsizlik
- Adil Gelir Paylaşımı
- Eşitlik
Kendilerinden duyduğumuz kadarıyla Türkiye’de Ticaret Bakanlığı Esnaf, Sanatkârlar ve Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü’nün izin verdiği kooperatif türleri arasında bilişim kooperatifi türü olmadığından, ABKG’nin kurulabilmesi için Ticaret Bakanlığı’ndan onay almak gibi bazı bürokratik prosedürleri yerine getirmesi gerekiyormuş. Bununla ilgili çalışmaları devam ediyormuş.
Bilişim sektöründe kooperatifleşme henüz emekleme döneminde. Ne de olsa sektörün kendisi de oldukça genç. Neler yapabileceklerini, neyi başarabileceklerini ve neleri değiştirebileceklerini zaman gösterecek. Bilişim çalışanları olarak her zaman takibimizde olacaklarına ve başka bir çalışma hayatı için önemli bir alternatif sunacaklarına inanıyoruz.