BMO/TMMOB

TMMOB Direnecektir Elbet!

direntmmob_bmo

TMMOB; 1954 yılında kendi adına düzenlenmiş 6235 sayılı yasayla kurulmuş mesleki demokratik kitle örgütüdür.

Kamu kurumu niteliğindedir; ticari faaliyet yürüt(e)mez, kâr amacı güt(e)mez.

Özerktir; ayrı tüzelkişiliği vardır. Kurullarını, üyeleri demokratik yöntemlerle belirler. İdari ve mali denetimi kendi organlarınca yürütülür. Bağımsız oluşu yaklaşımlarının, yürüttüğü mesleki faaliyetlerin, aldığı kararların nesnelliğinin, tarafsızlığının teminatıdır.

Tüm faaliyetleri ve aldığı kararlar için yargı yolu açıktır.

Yasada amaçlarından teki aşağıdaki şekilde ifade edilmiştir:

“…kamunun ve ülkenin çıkarlarının korunmasında, yurdun doğal kaynaklarının bulunmasında, korunmasında ve işletilmesinde, çevre ve tarihi değerlerin ve kültürel mirasın korunmasında, tarımsal ve sınai üretimin artırılmasında, ülkenin sanatsal ve teknik kalkınmasında gerekli gördüğü tüm girişim ve etkinliklerde bulunmak.”

Ve yine aynı yasada, amacı dışında faaliyet yürütmesi yasaklanmıştır.

12 Eylül faşist cuntasına dek bu özerklik yasal teminat altında kalmıştır. 12 Eylül darbecileri 1983 yılında 6235 sayılı TMMOB Kanunu‘nda değişiklik yaparak Ek 3. Maddede “(KHK/66 – 19.4.1983) Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği üzerinde, Bayındırlık Bakanlığınca; ihtisas dallarına göre Odalar üzerinde ise, ilgili bakanlıklarca idari ve mali denetim yapılır. İlgili Bakanlıklar; Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile tespit edilir.” biçiminde düzenleme yapmış ancak TMMOB’nin varlık nedenine ters olan ve merkezi idareye meslek örgütleri üzerindeki vesayeti de aşan yetkiler getiren bu maddeyi cuntacılar da dahil olmak üzere hiçbir hükümet uygulamamıştır.

Ta ki darbelerle hesaplaşmak iddiasıyla konumunu sağlamlaştıran, 12 Eylül uzantısı postalsız cuntacıların iktidarına kadar.

İroniktir; TMMOB sırf devlet tarafından kendisine verilen “kamu ve ülkenin çıkarı için gerekli gördüğü tüm girişim ve etkinliklerde bulunmak“ amacını yerine getirdiği için kuruluşundan bu yana  bizatihi yine devleti yönetenlerce saldırılara maruz kalmıştır.

Ve bu saldırıların en yoğunu 11 yıllık AKP iktidarı süresince yaşanmıştır, yaşanmaktadır.

Kaçınılmazdır; hiç bir iktidar ülkeyi bu denli gerici piyasacı batağın içerisine çekememiş, toplumun dokusuyla bu denli oynayamamış, kimliklerimize,yaşamımıza yaşam alanlarımıza bu denli saldırmamıştır. Özetle, 12 Eylülcülerin faşizm mirasını bu denli yukarıya taşıyamamıştır.

Önce Cumhurbaşkanlığı tarafından hazırlatılan Devlet Denetleme Kurulu raporu ile TMMOB’yi itibarsızlaştırma çalışmaları başlatılmış, paralelinde yandaş basın eliyle karalama kampanyaları yürütülmüştür.

Ardından işlevsizleştirme aşamasına geçilmiş; TBMM pas geçilerek hazırlanan Kanun Hükmünde Kararnamelerle odaların mesleki denetim yetkilerinin ellerinden alınması süreci başlamıştır.

Ve 9 Temmuz’da, bir gece yarısı operasyonuyla TMMOB ve bağlı odaların yetkileri Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na devredilmiştir.

TMMOB’ye yönelik operasyonda artık son aşamaya gelinmiştir. TMMOB’nin özerkliği, askeri vesayeti ortadan kaldırdığını iddia eden bir iktidarca askeri vesayet döneminden kalma bir yasa değişikliğinin yürürlüğe konmasıyla bitirilmek istenmektedir.

7 Kasım 2013 tarihli Resmi Gazete‘de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararı ile Orman Mühendisleri Odası‘nın idari ve mali denetimi Orman ve Su İşleri Bakanlığı‘na verilmiştir. Sıraya giren Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da Çevre Mühendisleri Odası, Elektrik Mühendisleri Odası, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası, İç Mimarlar Odası, İnşaat Mühendisleri Odası, Jeofizik Mühendisleri Odası, Jeoloji Mühendisleri Odası, Makina Mühendisleri Odası, Mimarlar Odası, Peyzaj Mimarları Odası ve Şehir Plancıları Odası‘nın idari ve mali denetimi için kararname talebini hükümete iletmiştir.

Kendisine devlet tarafından yapılacak mali yardımı özerkliğimize gölge düşürür, tarafsız faaliyet yürütemeyiz diyerek geri çeviren bir anlayışla kurulmuş bir örgütün idari ve mali denetiminin bakanlığa devri  iktidarın amacını açık etmiştir.

AKP, TMMOB’yi kendi organı haline getirerek fiili olarak yok etmek niyetindedir. İktidarın güdümünde,  özerkliğini yitirmiş, mesleki denetim yetkisi elinden alınmış bir TMMOB yok hükmündedir.

Neden bellidir:

Özelleştirme adı altında “kamu kurumlarını babalar gibi” satmaya başladıklarında; kurumlarımız bu ülkenin zenginlikleridir diyerek karşılarına TMMOB dikilmiştir.
“Nükleer Santral yapacağız” dediklerinde; ülkenin yenilenebilir enerji kaynaklarını işaret ederek “Nükleere inat yaşasın hayat” sloganıyla karşılarına TMMOB dikilmiştir.
Dereler üzerine HES yapımına girişildiğinde; HESler kuruldukları yerde doğal yaşamı yok edecekler diyerek karşılarına TMMOB dikilmiştir.
Kentsel dönüşüm etiketiyle yoksul mahallelerini ranta açmak istediklerinde; insanın en temel haklarından biri barınmadır diyerek karşılarına TMMOB dikilmiştir.
Plansız projesiz imarlara girişildiğinde; deprem değil denetimsizlik yıkar yapı denetim zorunlu diyerek karşılarına TMMOB dikilmiştir.
Trafik sorunu için “3. Köprü çözüm” dediklerinde;  köprü değil toplu taşım çözer bu sorunu diyerek karşılarına TMMOB dikilmiştir.
“Tiyatroları sinemaları yıkacağız” dediklerinde; bu yapılar bu alanlar kültürel mirastır yıktırmayız, talan ettirmeyiz diyerek karşılarına TMMOB dikilmiştir.
Padişaha AOÇ’de saray yapmak istediklerinde; orası padişahın değil halkındır, saraylar saltanatlar çöker diyerek karşılarına TMMOB dikilmiştir.
“ODTÜ’ den 8 şeritli yol geçireceğiz, 5000 ağacı sökeceğiz” dediklerinde; karşılarına ODTÜ öğrencilerinin arkasında TMMOB dikilmiştir.
Gezi Parkı’nın yerine AVM yapmaya yeltendiklerinde; insanların nefes alacakları alanları yok edemezsiniz diyerek  Taksim’le Dayanışma içinde karşılarına TMMOB dikilmiştir.
Gezi’de olmayan örgütü yaratmaya çalıştıklarında;  “Örgüt arama TMMOB burada” diyerek karşılarına TMMOB dikilmiştir.
Doğaldır ki; sürekli kamu çıkarı, toplumsal fayda diyerek iktidarın çarkına çomak sokan bir örgüt istenmeyecektir.

TMMOB kuruluşundan bugüne iktidarları hep rahatsız etmiştir, bundan böyle de etmeye devam edecektir. Dün 12 Eylül zindanlarında işkencelerden geçirilen ancak diz çökmeyen kadroların inancı bugün de yaşamaktadır.

Taksim Dayanışması içerisindeki arkadaşlarımız gözaltına alınmış, tutuklanmış, baskıya zora maruz kalmış, odalarımız böceklerle dinlenmiş, olmadık bahanelerle baskın yemiş ama kadrolarımız dünden devraldıkları kararlılığı yitirmemişlerdir.

Bu örgüt; 70’lerde “Bilimi ve tekniği emekçi halkımızın hizmetine sunacağız” diyerek tarafını seçmiştir.
Bu örgüt; üyelerinin sorunlarını ülkesinin ve halkının sorunlarından bağımsız değerlendirmez diyerek toplumculuğunu ilan etmiştir.
Bu ülkenin daha fazla karanlığa tahammülü yoktur. TMMOB’siz bir ülke karanlığa daha fazla teslim olmak demektir.

Gezi ruhunu bu ülkenin iktidarına taşımak isteyen  tüm üyelerimize, meslektaşlarımıza açık çağrımızdır. TMMOB, Gezi ruhudur. TMMOB, Gezi’de bütünleşen halk yığınlarıdır. Bugün TMMOB’ye sahip çıkmak, Gezi’ye sahip çıkmakla eşdeğerdir.  TMMOB’ye yönelik saldırılar Gezi’yi yaratan ideallere, özgür insan düşüne yapılmış olarak düşünülmelidir.

Unutulmamalıdır:
Evlerimizin dışından içine kadar uzanan dildir bu iktidar.
Üniversite kampüslerini iş makinalarıyla işgaldir, öğrencileri ateşe iten eldir bu iktidar.
Emekçileri, kadınları, gençleri hiçe sayan erktir bu iktidar.
Koparılan ağaçlar, gencecik yaşta kırılan fidanlardır bu iktidar.
İnsan, doğa, yaşam düşmanlığının adıdır bu iktidar.

Ve artık; yaşamdan yana saf tutanlar için safları sıklaştırmak tarihsel bir zorunluluk, sorumluluktur.
TMMOB’nin kadroları olan bizler daha inançlı, daha inatçıyız. Çünkü bizler, Haziran ayında bu ülkenin gözlerinde güneşi gördük.

Dostlar şüphe duymasın TMMOB direnecektir. Yeter ki; üyelerinin, meslektaşlarının omuzları yanı başında olsun.

Bu örgütün ak olan etiketi değil alnıdır. Alnımız apaktır…

Varsın çapulcu desinler bize,
Varsın eşkıyaya çıksın adımız,
Varsın padişah katlimize ferman yazsın,
Ahmed Arif’in dediği gibi:
“Ne alnımızda bir ayıp
Ne koltuk altında saklı haçımız
Biz bu halkı sevdik
Ve bu ülkeyi
İşte bağışlanmaz korkunç suçumuz…”

 Bu örgüt bedeli ne olursa olsun bu bağışlanmaz korkunç suçu işlemeye devam edecektir.