Hükümet, meslek kuruluşlarının yasalarını değiştirmeye yönelik yasa tasarısı çalışmasını kamuoyuna duyurdu. Bu girişime, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve barolar başta olmak üzere birçok meslek örgütü tepki gösterdi, açıklamalar yayımladı.
Cumhuriyet gazetesinde, konuyla ilgili başlatılan “Cumhuriyet, Meslek Örgütlerinin Sesi Oluyor” başlıklı yazısı dizisinde 5 Haziran 2020 Cuma günü BMO Yönetim Kurulu Başkanı Hülya KÜÇÜKARAS‘ın aşağıda yer alan yazısı yayımlandı.
ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ GÜCÜMÜZDÜR
Bilgisayar Mühendisleri Odası (BMO), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) kapsamındaki 24 meslek odasından biridir. TMMOB Genel Kurulu’nun kararıyla 2012’de kurulan BMO’ya bilgisayar mühendisliği, yazılım mühendisliği, bilişim sistemleri mühendisliği bölümlerinin ve üniversitelerimizde değişik adlarla anılan, meslek alanımıza giren bölümlerin lisans mezunları üye olurlar. Öte yandan başka dallarda eğitim görerek bilişim konusunda çalışan çok sayıda meslektaşımız da vardır.
BMO kendisini, yalnızca meslek odasına üye olma zorunluluğu taşıyan lisans bölümlerinden mezun mühendislerin değil, bilişim ürünlerini geliştiren, hizmetlerini sağlayan tüm çalışanların haklarını savunan bir meslek örgütü olarak tanımlar. BMO, sendikalaşmanın, örgütlenmenin olmadığı bilişim işkolunda emeğin ve emekçinin haklarını temsil eden tek kurumsal yapıdır.
Odamız, TMMOB kapsamındaki diğer meslek odaları gibi üç ana eksende çalışmalar yapar: Birincisi, meslektaş haklarıdır. İkincisi, meslektaşlarımızın ürün ve hizmetlerinin toplum yararını gözetmesi amacıyla mesleki denetimi sağlamaktır. Üçüncü eksen de bilişim alanındaki gelişmelerin toplumsal boyutudur; kamuoyunu meslek alanımızla ilgili konularda aydınlatmak, ürünlerimizin ve çıktılarının kamusal niteliğini ortaya koymak bizim görevimizdir. BMO, tüm bu çalışmaları, anayasal kuruluş olma özelliğiyle kamusal kurum kimliğiyle yerine getirir; bir bilgisayar mühendisinin hakları, bir bilişim sisteminin işleyişinde kamu adına yetki sahibidir.
YAŞ ORTALAMASI 28
Türkiye’nin ilk bilgisayarı 1960’ta Karayolları Genel Müdürlüğünde kuruldu; ilk bilgisayar mühendisliği bölümleri 1977-1978 öğretim yılında öğrenci almaya başlayıp ilk mezunlarını 1981’de verdi. Bilgisayar mühendisliği, 40 yıllık, görece yeni bir meslektir. TMMOB’nin en yeni odası olan BMO’nun üyelerinin yaş ortalaması da 28’dir. Yaşıyla, üyeleriyle ve devingen mesleğimizle gençliğin temsilcisi olan odamız, doğal olarak ülke gençliğinin eğitim ve işsizlik gibi başat sorunlarıyla ilgilenmek durumundadır.
BMO’nun hazırladığı “Bilgisayar Mühendisliği Lisans Eğitimi Durum Saptama Raporu”nda, özellikle 2008’den sonra sayıları hızla artan üniversitelerde, meslek dalımızdaki 375 lisans programında yalnızca 1.189 öğretim üyesinin yer aldığı belirtilmektedir. Toplam öğrenci kontenjanı 13.600 olan bu programların yüzde 85’inde en çok 3 öğretim üyesiyle, yetersiz laboratuvar altyapısıyla mühendislik eğitiminin niteliği, çağın gerektirdiklerinin gerisindedir.
Bilim ve teknoloji üretmeyen ülkemizde istenen düzeyde staj yapamayan, kendilerini kişisel çabalarla geliştirmeye uğraşan, sayısı yılda 10 bine ulaşan yeni mezunların iş bulması da çok zordur. Bilişim alanındaki meslek yüksekokullarının da her yıl 16.500 kadar mezun verdiği düşünülürse işkolumuzda genç işsizliği katlanarak büyümektedir.
Anayasadan kaynaklı eğitim ve çalışma haklarının karşılığını alamayan, bilimin ve tekniğin gereği olan laiklik, demokrasi, adalet ve düşünce özgürlüğünü ülkesinde bulamayan binlerce meslektaşımızsa yurtdışına gitmeyi yeğlemekte; Türkiye, yaratıcı ve üretken beyinlerini neredeyse ülkeden kovmaktadır.
SESSİZ KALMAYIZ
Bu gerçekleri görmezden gelip 500 bin yazılımcı yetiştirecek “Yazılım Okulları” açmaya, “1 Milyon Yazılımcı Projesi”yle iş edindirmeye kalkışan siyasilerin hiçbir inandırıcılığı yoktur.
Kovid-19 salgınının etkileriyle baş etmeye çalışan, geçim sıkıntısıyla, iş yitimleriyle ve işsizlikle bunalan yurttaşların sorunlarını çözmektense gündemi saptırıcı, üstelik de “proje, uzmanlık” gibi kavramların içini boşaltıp önemli bir meslek dalının adını anarak emeklerimizi değersizleştiren açıklamalarla bizleri oyalayanlara asıl işlerini anımsatmak, meslek odalarımızın her şeyden önce kamusal görevidir: Göz kamaştırıcı umutlar pompalayan söylemleri, sığ siyasal çıkarcılık projelerini bırakın! Bir meslek alanı, o alanda çalışanların sayısal olarak artmasıyla büyümez…
Gerçekten ülke kalkınmasını hedefliyorsanız, sırtınızı çevirdiğiniz üniversitelerde, yüksekokullarda eğitimin niteliğini yükseltin, kamu kaynaklarını, bütünlüklü planlar yaparak bilimsel yöntemlerle teknoloji üretimi ve işletimini sağlayacak doğru yatırımlar için kullanın; gençlerimize iş alanları açın; yurtdışına göçün nedenlerini anlayıp mesleklerimizi bu ülkede yapabilmenin koşullarını yaratın.
ANAYASAL KİMLİK
Yaşamlarımızın her anını belirleyen bilişim sistemlerinin ve uygulamalarının kamu adına denetlenmesi, bilişim politikalarının toplumcu bakışla irdelenmesi, BMO’nun anayasal kimliğinin getirdiği temel bir sorumluluktur. BMO’nun kuruluş ve varoluş nedenlerinden biri de kamuya hizmet sağlayan, etki alanı çok geniş olan kamu bilişim sistemlerini incelemek, bu sistemleri mesleki açıdan olduğu kadar doğurdukları sonuçlar ve yurttaşlara etkileri yönüyle de değerlendirerek bulgu ve saptamalarını kamuoyuna açıklamaktır.
Mesleki denetimin en önemli örneğini, kamuoyunda çok ses getiren Seçim Bilişim Sistemi-SEÇSİS’e ilişkin çalışmamızla ortaya koyduk. SEÇSİS’in çıktıları üzerinde veri analizi yaparak raporladık; veri giriş süreçlerinde ciddi aksaklıklar olduğunu belgeledik. Toplumsal yaşamımızı doğrudan etkileyen Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi (MERNİS), Adres Kayıt Sistemi (AKS), Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP), çipli kimlik kartları için de benzer çalışmaları sürdürürken bir yandan da Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi (FATİH) gibi projeleri maliyet, etkinlik, güvenlik, tarafsızlık ve sürdürülebilirlik boyutlarıyla değerlendirerek sonuçlarını kamuoyuyla paylaştık.
Kişisel verilerin gizliliği ve korunmasına yönelik çok sayıda açıklamamızın güncel örneği, geçen ay yayımladığımız “Sağlık Bakanlığı’na Çağrı: Pandemi İzolasyon Takip Projesinin Amaçları ve İşleyiş Kuralları Kamuoyuna Açıklanmalıdır” başlıklı duyurudur.
HESAP VERME, SAYDAMLIK
Bizlerin vergileriyle, kamu kaynaklarıyla geliştirilen sistemler, kamunundur! BMO, her etkinlik ve yayınında kamu hizmeti sağlayan kurumların hesap verme, saydamlık ve açıklık ilkeleriyle davranması gereğini dile getirmekte, bu sistemlerde tutulan ve üreyen verilerin kamusal niteliğini vurgulamakta, kamuya ait verilerin saydamca paylaşılması çağrısı yapmaktadır. Kamu verisinin yaşamsal önemi, Kovid-19 salgınıyla daha da belirginleşmiş, salgının yönetilmesi ve halk sağlığı açısından uygulamaya geçirilecek bilimsel yöntemlerin, ancak doğru ve güvenilir kamu verisinin kullanılmasıyla başarıya ulaşabileceği ortaya çıkmıştır.
İNTERNET YAŞAMDIR!
BMO, “İnternet zehirdir!” diyen anlayışa da var gücüyle karşı koymaktadır. İçinden geçtiğimiz günler açıkça göstermiştir ki internet yaşamın ta kendisidir… Çağın yaşam biçimi olan katılımcı demokrasinin olmazsa olmaz aracıdır. İnternete erişim, temel insan hakkıdır! Türkiye’de internet altyapısının acınası durumunu, telefon ve iletişim faturalarıyla bizlerden toplanarak Evrensel Hizmet Fonu’na aktarılan kaynakların altyapıyı geliştirmek ve güçlendirmek için kullanılmadığını açıklamalarıyla, etkinlikleriyle kamuoyuna duyuran odamız, ucuz (hatta bedelsiz), hızlı, kotasız ve sansürsüz internet istemini yüksek sesle dillendirmeyi sürdürecektir.
Bilişimciler, yerden ve zamandan bağımsız çalışma biçimleriyle, milyonlarca insanın yaşamına dokunan ve alışkanlıkları değiştiren ürün ve hizmetleriyle yaşamı dönüştüren, dahası geleceği doğrudan yaratan bir mesleğin üyeleridir. Tasarlar, geliştirir, uygularız… Özgürce, sınırsızca düşünmek; araştırmak, eleştirmek, sorgulamak, tartışmak; elbirliğiyle çalışıp ürün verirken kendimizi yenilemek, mesleğimizin doğasıdır. Bilişimci, özü gereği özgürlüğün, eşitliğin, demokrasinin, adaletin, hukukun egemen olduğu bir toplumun dayanışmacı özgür bireyidir; başka türlüsü olamaz!
ERKİN YANINA SIĞINMAZ
Bizler, mesleklerimizi doğa, insan ve toplum yararını gözeterek yapmanın başat sorumluluğumuz olduğu bilinciyle meslek odalarında örgütleniriz. Mesleki çalışmalarımızın, oda çalışmalarımızın temelini bağımsızlık, demokrasi, laiklik, yurtseverlik, adalet değerleri oluşturur. Emeğin en büyük değer olduğunu savunur, kamusal kaynakları korumak için, ülkemizin esenliği için çalışırız.
Görevlerimizi yerine getirirken bağımsız ve özerk olma ilkesine sıkı sıkıya sarılırız. Hiçbir erkin korumasına, yanına sığınmaz; gücümüzü üyemizden, yalnızca üyelerimizin dayanışmasından alırız. Çalışmalarımızda katılımcı, paylaşımcı bir anlayışla yalnızca kendi gücümüze güveniriz.
Bundandır ki tepedenci, tek kişinin tüm toplumun yaşam biçimini, bir ülkenin geleceğini belirlediği; akıldan, bilimden uzak yönetim biçimini reddederiz. Bundandır ki çıkarları uğruna doğayı, kamu kaynaklarını sömürüp yağmalayan; iktidarlarını korumak için insanları birbirine düşmanlaştırmaktan, ülkeyi savaşa sürüklemekten bile çekinmeyen; düşünce özgürlüğünü, ifade özgürlüğünü, basın özgürlüğünü yok edip en temel insan haklarını yok sayarak korku salan, bireyi kullaştıran baskıcı yönetimleri reddederiz…
HEDEF TAHTASI
Bugün TMMOB ve meslek odalarımız, daha önce defalarca olduğu gibi yeni bir tehditle karşı karşıya. Siyasi iktidar, başta TMMOB olmak üzere uydusu olmayı reddeden tüm meslek örgütlerini susturmak için yeni bir saldırıya geçiyor; binlerce yurttaşımızı yitirdiğimiz salgının toplumsal ve ekonomik alanda yarattığı yıkıma çözüm üretmek yerine meslek birliklerinin yasalarında değişiklikler yapmaya hazırlanıyor. Bilim, doğa ve demokrasi karşıtı uygulamalara ve derinleşen ekonomik bunalıma karşı sürdürülen akıl, bilim ve emek eksenli mücadelede başı çeken birliğimiz TMMOB ve odalarımız, meslek birlikleri, hedef tahtasına konuyor.
Birliğimizin emekten, sosyal hukuk devletinden, kalkınmadan yana duruşunu hedef alan antidemokratik yasa değişikliklerine, TMMOB’nin kamusal niteliğini ortadan kaldırma girişimlerine, birer Cumhuriyet kurumu olarak dimdik ayakta duran Odalarımızı işlevsiz kılmaya yönelik politik saldırılara dün olduğu gibi bugün de izin vermeyeceğiz.
Özgürlüğümüz ve özerkliğimiz, gücümüzdür!… Direncimizin kaynağı, insanlığın binlerce yıllık ilerici birikimidir; düşünsel temeli “bağımsızlık, barış, laiklik, bilim, gençlik”le kurulu Cumhuriyet Devrimi’dir.
(Yazıyı Cumhuriyet Gazetesi web sitesinden de görüntüleyebilirsiniz.)